satıyorum!
yok mu arttıran?
dilimin ucunda labut çeviren hokkabazları
bunlar, restore edilmiş hatıralar
batan bir geminin seyir defterinden kazıdım
balkan harbinde yol yürümüş çarıklar
gezin, dolaşın, bakın tadına
türkiye yüzyılı için doğru adımlar
tomas, filipus ve matta
ıssız bir adaya düşerseniz, hanımefendi
yanınıza alacağınız arkadaşlar
arka sıradaki beyefendi
beşli bir çete – beşi bir yerde
ve bir cumhuriyet altını verdi
satıyorum! yok mu arttıran?
gül dalından kam alan hint bülbülleri
coco star’ın içine saklanan havuçlar
çağımızdan etiyle
ve kemiğiyle nefret eden kasaplar
yakışıklı kasaplarla, ciddi düşünen veganlar
ciddi düşünmek için bir insana, hanımefendi
bir insan gerekmez ki
değerli hazirun, bunlar
nuh tufanından beri batmayan bir geminin malları
bakalım, heybemizde neler var?
sınavda çıkmış soruları ezberleyen basın sözcüleri
kellesini çocuk koltuğunda taşıyan ulaklar
gazetelerin üçüncü sayfa haberleri – camları silmek için
kimse birden bire delirmez ki!
bunlar, sır kapılarının ingiliz anahtarını
maliyetine satan allah dostları
aşınan kemiklere platin takan
yahudi asıllı sarraflar
çerez politikasını
oy çokluğuyla kabul eden site yöneticileri
platon söylemişti – kolezyuma çekirdek atanlar var
satıyorum! yok mu arttıran?
sayısız nefeslerini anıların
ve sonsuz bir girdap gibi içinde
çarha dönen insanları
kalbini arsenikle yıkayan iyi niyet elçileri
kalbini derin dondurucuda soğutan kültür ateşeleri
hipoya bastıran kalbini, kardiyoloji uzmanı cerrahlar
kalbini tuz ruhuna yatıran, gündelikçi kadınlar
yok mu bir çanak tutan?
kan kusturuyorum hanımefendi
boğazladığım meleklere
sorsun! sorabilseydi keşke
dıhyet’ül kelbî, cehennem bekçisine
kırılan bir kalbin kapısında beklemiş mi?
bu kalp dedikleri nesne
para yapmayacak belli
yok mu arttıran? satıyorum!
dokuzuncu kolordu komutanlığı’ndan emekli
bir apartman yöneticisi
kaybettiği netliği, bahar temizliğinde arayan
çamaşır suyu müptezelleri
kendi içine inemeyen, bir sondaj mühendisi
imgelerden merhamet bekliyorum
aldığı kitapları geri getirmeyen
bir med-cezir gibi
ikinci lot, baylar bayanlar
bunlar, sürpriz yumurtadan çıkan dinozorlar
malta adasının vergi cennetinde
yol gözleyen bakirelerin, tomurcuklanmış memeleri
kristallerin magma tabakasına
ruh üfleyen cam sanatçıları
cami avlularında birdirbir oynayan ihtiyarlar
fıkrasına gülünmeyen stendapçı bir mehdî
kısırlaştırılmış konsolos köpeği
papyon takan bir kedi – şiddetin tarihçesi
yok mu? yok mu arttıran? satıyorum!
şehrin anahtarını çilingire teslim eden
badem bıyıklı belediye reisi
ölmeyi unutmuş bir mahalle muhtarının beşinci dönemi
demokrasimizin kıç beyi
yok mu arttıran? satıyorum!
üçüncü vitese atamayan sürücü kursu eğitmeni
hey, çek elini!
virajı alamayan bir tüccar
vurdurma vur diyen fesatçı yüreğin şahmerdanı
ve boşa giden yılları
mekanik saat tamircilerinin
kutsal cumartesi gününe özel bir fırsat indirimi
verevine giden bir uyluk kemiği, belinizin eğimi
üç taksite bölüyorum hanımefendi
çapraz ilişkilerin, güven problemini
yataklarını yadırgıyor dünyada
bütün hasta bakıcılar
satıyorum, saaaaaaaaaaaaattım
jule cesar!
Bahadır Dadak
I. Lot: Molla Kasım’ın Gözyaşları
II. Lot: Kutsal Cumartesi Ayini
III. Lot: Son Akşam Yemeği
2 Yorum