Açıkta kalmış iki yarayız ayrıldık

Adem Suvağcı, Edebifikir okurları için Cevdet Karal’ın mısralarından bir seçki hazırladı.

***

KURUMUŞ BİR DENİZ

Geçtim inkâr ederek bütün sular
Ardımda aşk ve ölüm dalgaları

HOROZLU AYNA VE ÖLÜM

Sözlerimin buğusuyla söndürülsün
Tabutumu taşıyan atların
Nallarından başlayan yangın
Ağzıma tutulan aynalarda
Öten horozun boynu vurulsun

ZENCİ BEYAZ

Bıçaklarını bile doğrult kendine
-bir kez öpülmüş ırmak
Dönmez artık tersine

GÖK TUTULMASI MÜZİĞİ

Yılan derisi sayfalar arasında
Ay ısırmış kalpleri gece yarısında

KALKAN

                   Adem/e

Bak bunlar gerçek kadınlar
Kırılınca gözyaşı döküyorlar

Katlar-yatlar, caddeler dolu
Su bunlar

KIRMIZI KELEBEK

Hangi mahzene insem izlerimi silecek
özkıyım-kanatları kalbime sığmayan melek

KAR

Son ayak izini de örten karla
Sen bu şehri aşk masumiyetine bağışla

O GECE KAR ŞEHRİN ÜSTÜNDE

Son kar değil belki bu yağan
Ay inmekte belki düşününce

RETURN TO İNBOX

Sana yazmak… kapını uzaktan
Bir kalp çarpıntısıyla çalmak
Konuşmaya hasret bir ses için
Say ki dakikalarca susmak

MUCİZELER ATOLYESİ

Kaybettiğimiz neyse rabbim
Verdiğin şiirler geri getirsin bize

BU SABAH

Oysa mutluluk için
Biraz da zehir gerekli

TREN SESİYLE

Bir başka ülkede, bir başka şehirde
Bir gün hasret duyarsın ilk sevdiğine
O zaman bir kez daha çocuksun sen
Yıllar çevrende dönen oyuncak tren

UYKUDA YEDİ LÂLE

Bu gece de
Balını bulamadı ruhum
Uykuda yedi lâle
İlham vehim, bilmezdim
Yakınmış meğer birbirine

CENNETİNE ÇAĞIRSAN NELER ALMAK İSTERDİM YANIMA

Kuşlar bir tatlı kalp ağrısı gibi ötmeye başlayınca
Duyduğum ilk sesi hatırlatsa bu bana

GELEN SES

Toprağın derinliğinden
Bir ilâhiye katılır gibi ölüler
Varlığın özlem dolu şarkısını söylediler

BAKTIĞIM HER ÇİÇEK

Baktığım her çiçek
Ürperiyor ürperecek
Ya ilâhi beni senin
Güzelliğin öldürecek

36. YAŞ BİLDİRİSİ

III.

Karışık bir intihar ipi sandım
Gençken gövdemin içinde damarlarım

Bir doğuma yol açarken her ölüm
Gördüm sonsuz değil ömrümüz
Ardımdan gelen günleri
Önümden koşanlara ekliyorum

İKİ ARKADAŞ

Yol senin açtığın
Yol değilse eğer
İnsan daima
Evine döner

YALVARIŞ

Kaç yıl uykusuz geceden sonra
Bütün Türkçe kapanmış ayaklarına

KARMEN

Şimdi benim adımı sen koysalar

Sevgi, kim bilir
Başkasının bedeninde sevmektir kendini
Tanrının en sabırlı kulu, ey sessizlik
Ölüm aç kurt gibi kapıp kaçıyor elimdeki günleri

GARDIYANIN OĞLU

Sarsak bir çiviye asılmış ceket gibi
Alıp çıktım evden şu dünyaya kendimi

CEVAP ARANIYOR

Ve düşündüm
Bir yüzük bir mezar taşıdır parmakta belki

Tanrı, rengârenk uçurtmalarla süslediği
Bir göğü yere indirmiş gibi

Yüzündeki ışığa bakıyorum
Yüzünden yansıyan ışığın yansımasına
Kirpiklerinin ucunda ne var, onlar
Gece ava çıkmış bir krala meşale mi yoksa

Cesedi nereye gömelim
Oraya gömelim, bir ağacın en uzak yaprağına
Ölüm, ruhunu kelebeklerle kaldırır dansa

BİR YABANCIYLA

Ben solmuş bir biletim bir günden öbürüne
Severdim uzak, nemli ve loş yerlerde düşünmeyi
Neyi seçsem acısı daha büyük vazgeçtiğimin

CEVAP VERDİĞİNİ GÖRMEDİM KİMSENİN

Moskova’da
Boynunu raylara
Dil çıkarır gibi uzatmış bir delinin
Kanına belki, tam sıçrarken yapraklara
Cesedi nereye gömelim, bu da olmayacaksa

Ve
Son sözleri için
Prova yapan yaşlıların
Yaşıyorum nefeslerinde

Ve anlaşılmak istiyorum
Acı çekiyorum anlaşıldıkça

İR ŞEY KALMAZ AKLINIZDA

Bir yağmur damlasıydım
Düşecek insan içi aradım

MEZAR KAZICILAR

Mezara atılan ilk toprağın sesiyle
Sonunda inanırlar ölenin öldüğüne

Bir dalgınlık sayarlar ölümü gölgelikte
İnanmaz ölünün başındakiler bile

Ve zalimdir
Daima geri döner
Anımsanmak istenilmeyenler

UZUN SÜRDÜ HAZIRLIĞIM

Ya bir kötülük çanı ya bir silah sesi
Dönüp silemiyor insan geçmişi

SARALI DOSTOYEVSKİ

Uykusuzum uyuyorum
Ölüm geldiğinde beni
Ölü bulacak kadar

BARDA

Bir ihtimal var mı ki o çağrılmaz
Ölümün o upuzun masasına

ŞİİR

Allah kuluna âşıktır
Kul bunun farkına varmaz

İki dünyada kalpler birdir
Allah her dilde aynı söylenir

Herkes her gün cümle kurar
Cümleler aslında ikiye ayrılırlar
Kolay anlaşılanlar, zor anlaşılanlar
Allah güzeldir. Bence bu kadar…

EN ÇOK SÖYLENMEYEN ACITIR

Benim acımı şimdi en çok sen anlarsın
Açıkta kalmış iki yarayız ayrıldık
Nefret ettiklerimiz bile dokunaklı
Sevmiyorum sözleri aşk itirafı

İÇ MÜZİK

Ya konuşurum ya konuşmam, belli mi?
Yok sayarlar, saysınlar, bu daha iyi
Sevdiğinin ismi, sevenin içindeki müzik değil mi?

SARILAR

Bir sesi hatırladım: sarışınlık getirir gözlerin akşamlarıma
Yaz dedim yaz da anlat suskunluğunun kırk senelik dağlarına

GÖZLER

Herkesin herkesi öldüreceği
Bir sokak başı insan yüreği

BEN Mİ AŞKTAN BAHSEDİYORUM

Söyler mi bana biri
Bağlılık ihaneteyse evvelden beri
Hiç nasip olur mu yüreğe sevgi
Ya nasıl söyler insan sevdiğini
Değilken gerçeğin ta kendisi

DAHA SONRA

Yaşarken. Kimse görmesin. Ben kendimi. Erteledim.
Bakarsın. Bir taş olur. Gecikmeden. Yazılı
Ben yavaştım zaman hızlı

YAVAŞLIK

Her şey çıldırasıya yavaş
Her şey bir kemik gibi yavaş gelişiyordu
Yalnız aşk dedin, yalnız o birdenbire oldu

ALIŞVERİŞ LİSTESİ

Cehennemden getirilmiş 10 litre ter
Sirke yerine kullanılabilir
Yer kalmışsa bir tam bilet
Cehennem locasından, seyirlik sahneler için

Her güne ayrı lens bugün Pazartesi bugün Salı
Sen her şeyden güzelsin cümlesi her ayın on dördüne
Ayarlı

İnsan olduğumuzu gösteren bir amblem
Yoksa tanımayanlar
Ne der

Bir salıncak
Dünkü mutlu dakikamızla
Ölümün eşiğine geleceğimiz
Dakika arasında salınıp duran

Başını kaldırıp göğe hiç bakmamış kızların
Göz rengi değişince yağmaya başlayan yağmur
Bir küçük şişe dolusu fazlası kalsın

Bir tır dolusu yeni eve taşınma sevinci
Zil sesine alışma şaşkınlığı tam bir haftalık
Önceden kestirilemeyecek bir akşam saadeti
Bir gece bir ertesi

Hayal kırıklığı anlarında içine girilebilecek ceset torbaları
Her şey Tanrının sessizliği kadar aynı

Yoksullara dağıtılmak üzere
Bilek kesmeye elverişli incelikte kredi kartları

Bir adet Asla Alınamayacak Şeyler Listesi
Sayılamayacak sayıda cevapsız arama
Mücevher saplı bir balta
Korkuların göğsü yarılacak onunla

Kim mutlu kim mutsuz kim hangi duyguya elverişli
Ve ne kadar geliştirilebilir bir mutluluk kapasitesi

Yatakta sağa sola dönerken
Aklıma kim geldi yolculuklarından
Kesin dönüş bileti
Biraz kur değişikliği
Anlaşmazlıklarımızdan hisseme düşenler senedi

Yüklenip bunca şeyi
Yalnızlığımıza döneceğiz
Gerek yok bagaja poşetlere
Göz torbalarımıza sığar hepsi…

Cevdet Karal

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir