kapı sesi. kuyunun birinde yankılanan geçmiş zaman, üstünden geçer gibi ağır kırgınlıkların izi, kısacık bir aralıkta patlayan sessizlik, başını yastığa koyamayan ağır bir top güllesi ve içinden geçenlerin kompartımanları. saçılıp dökülse de aklından çıkmayan soruların egemenlik haklarına baş kaldırılar, bir takım sersemlikler, kaybolmalar. evde kapı sesi, akılda ötelenmiş bir sevdanın hengâmesi.
yorgunluklar, ertelemeler, iyi dilekler, sıradanlaşan gülümsemeler içinde tekrarlanan yavaşlık. açılan kapı. sokağın sesini kısan perde. elinde bir makas, önünde boş lakırdılarla dolu ekranın boz bulanık sesi. zihninde dönen türlü dolapların tutulduğu bir çekmece. içeriye giren kimse yok. dışarısı yok. her şey normal. bazı şeyler şimdiki zamanda, kimisi geçmişte bir enkaz.
“nereye varmak istiyorum?” sorusunu tekrar sordu. bu kaçıncı, onu kaybettiğinden beri ne yediği belli ne yattığı kalktığı yer. zor dedilerdi. düşmek. nereye? sevdaya. bazen yolun sonunda olma fikrine ya da geçmişe takılıp kalmaya. ne bileyim ben. yine bir kapı sesi. yankılanıyor. daha çok içinde.
mehmet erikli