Eleştirel Düşünme Dersinin dördüncü oturumu, 24 Mayıs Çarşamba günü İstanbul Mostar Gençlik Derneği’nde yapıldı. Sulhi Ceylan eleştirel düşünmede delillerin değerlendirilmesi konusunu anlatıp akıl ve duygu arasındaki ilişkiden bahsetti.
***
Martin Heidegger’in bir sözüyle başlayalım derse: “Varlık, doğru bir şekilde düşünmeyi ister ve gerektirir. Ne kadar düşünüyorsak o kadar insanız. Düşünmek, kendi doğamız kadar varlığın doğasını da tanımaktır. Düşünme; bir şeyin özündekini görmektir.”
Varlık, bir şeyi gerektiriyor, gereklilik kipine atıf yapıyor. Yani, varlık, bilinmeyi murad ediyor. Kim tarafından bilinmek ister? Düşünen, akleden ve bildiğini bilen varlık tarafından. Bilme yetisine sahip insan… O halde insanın varlığı bilebileceği bir organı vardır ve bu da düşünmenin gerçekleştiği akıldır, zihindir. Zihin, düşünme eyleminin imal edildiği fabrika olarak tanımlanıyor.
Heidegger, “Ne kadar düşünüyorsak o kadar insanız!” derken “İnsan, düşünen bir canlıdır.” tanımına atıf yapıyor. Bu, insanın en iyi ve öz tanımı. “İnsan yürüyen bir canlıdır” ya da “insan yiyen bir canlıdır” deseydik bu tanımların içine hayvan da girerdi. Fakat öyle bir tanım yapılmış ki, insan haricindeki her şey saf dışı kalmış: “Düşünen canlıdır.” O zaman bu tanımdan şu çıkıyor, insanı insan yapan aklıdır, düşünebilme yetisidir. Akla, dolayısıyla düşünme yetisine ne kadar yatırım yapılırsa o kadar insandır.
“Düşünmek, kendi doğamız kadar varlığın doğasını da tanımaktır.” cümlesini farklı bir okumaya tâbi tutarak “Kendini bilen, rabbini bilir!” hadis-i şerifine gidebiliriz. Aslında doğayı bilmek, kendi varlığını bilmekten geçiyor. Hakk’ı bilmek de yine kişinin kendi varlığını bilmesinden geçiyor. Bu ikisinin özü bir, yani doğa ve insanın kendi varlığı. Düşünme sayesinde insan, hem kendini hem âlemi tanır. Akıl, insana evreni açıyor.
“Düşünme, bir şeyin özündekini görmektir” O hâlde düşünme, basit bir eylem değildir. Özündekini görmek demek onu kavramak demektir. İkinci dersimizde, Aristo’nun bilmenin 4 nedenini işlemiştik: Maddi, formel (şeklî) , etken ve ereksel (amaçsal) neden. Bir şeyi bilmek bu nedenleri bilmektir. Bu dört nedeni bilmek, aslında bir şeyin özündekini görmek demek. Heidegger, buraya atıfta bulunuyor olabilir.
Soru: Her düşünen, o şeyin özünü görebilir mi?
Cevap: Hayır. Mantık ilmi bu yüzden tahsil ediliyor: Düşünmenin de usulü, metodu var. Kişi bu metoda uyar, gerekli gayreti gösterirse belki ulaşabilir. Ama bütün bunlara rağmen yanlış sonuca da ulaşabilir. Şöyle düşünelim: Her tasavvufa yolcusu Allah’a varabiliyor mu? Her parti seçimleri kazanabiliyor mu? Ama hakkını verenler en azından bir yerlere varıyorlar. Düşünmenin hakkı nedir peki? Metoduna uymak: Mantık. Mantık, aklın grameridir.
Duygu
Aklı çok vurguladık biraz da duygulardan bahsedelim. Aklı övmek, duyguları yok saymak değil. Akıl ve duygular arasında dengeli bir ilişki kurulmadıkça insan, aklî ilimlerde ve düşünme ile ilgili fonksiyonlarda da yeterince ilerleyemez. İnsan, duygu ve aklıyla varolan bir varlık. Fakat felsefe, bu ikisinin dengeli kullanır ve duyguları aklın kontrolüne verirsen hakikate erebilirsin diyor. Duyguların yokluğu insanı robota dönüştürür. Duyguları olmazsa insan zalim, merhametsiz olur. Duygu, yarını düşünmez bilakis ona yarını hatırlatan hep akıldır. Duygular, aklın kontrolüne verilmezse -genelde olduğu gibi- pişman olunacak bir hayat yaşanır. Çünkü duygulara akıl eşlik etmediği için çok rahat bir suç da işlenebilir. Haz uğruna, istediğini yapmak uğruna…
Delillerin Değerlendirilmesinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
- Kişinin kendi ile fikrini ayırmak.
- Söylenen şeyle, nasıl söylendiğini ayırmak.
- Düşünme nedenleri ile düşüncelerin arasında ayırmak.
- Kişi ile kişinin bağlı olduğu grubu ayırmak
- Zevk tercihleri.
- Âşina olmayla doğruluk arasını ayırmak.
Ayla Etkisi, bir kişi ya da konu hakkında ilk verdiğimiz hüküm olumlu ise onunla ilgili sonraki hükümler genelde olumlu kabul edilir.
Şeytan etkisi ise tam tersi; bir kişi ya da bir konu hakkında olumsuz bir fikrimiz, kanımız varsa onun hakkında sonraki konularda olumsuz karar vermeye meyyalizdir. Hâlbuki ilk verdiğimiz karar doğru sonrakiler yanlış olabilir ya da ilk kararımız yanlış sonrakiler doğru olabilir.
Delilleri Değerlendirmede Önyargıların Sonuçları
Delilleri değerlendirirken sahip olduğumuz önyargılar sonuçlara etki eder. Diyelim ki, A kişisi liberal, B kişisi de sosyalist ve bir münazara yapıyor olsunlar. Orada bulunan C kişisi de liberalizmi yakın düşüncelere sahip olsun. C kişisi, A kişisinin düşüncelerini kendisine yakın bulduğu için onun delillerini alır ve doğru olarak kabul eder ya da doğru olmasını ister. Eleştirel bir düşünme eylemini gereksiz görür. Bu sebeple kendin ve kendi gibi düşünen herkes haklı kabul edilir, yanlışlara karşı kör bir tutum sergilenir. Hâlbuki önemli olan delillerdir. Delillerin kişinin düşüncesine yakın olup olmadığı değil mantıklılık ölçütüne göre değerlendirilmesi gerekir.
Araştırmaya kendi görüşünün doğruluğunun kanıtlanacağını varsaymak: Eleştirel bir düşünür şunu bilir: Benim düşüncemin doğru olma zorunluluğu yoktur. Doğru olduğunu düşünüyorum ama yanlış çıkma ihtimali her zaman vardır.
Bugün ele aldığımız konular genelde hep insan psikolojisiyle ilgili. “Ben hep haklıyım, grubum haklı, milletim haklı!’” vs. Bütün bunlar doğru düşünmenin önündeki engeller. Niye? Çünkü insanın psikolojisi aklının önüne geçebiliyor. Duyguları aklı kontrol ediyor, hâlbuki aklın duyguları kontrol etmesi gerektir.
Eleştirinin Aşamaları
Eleştirel bir düşünmede kabataslak şu beş madde izlenir:
- Çok boyutlu düşünme: Bir olayı, farklı akıl yürütmeler yaparak değerlendirmek. Konuya farklı yönlerden algılamaya çalışmak. Böylece ideolojik bakış açısından kurtulmak.
- Merak: Merak yoksa eleştirel düşünmeden bahsedemeyiz. Âlimlerimiz: “İlmin hocası meraktır.” demiş. Dolayısıyla düşünme yetisini geliştirmek isteyen birisinin merakını canlı tutması, beslemesi gerekir.
- Şüphe duymak: Şüphe, düşünceyi derinleştirir. Şüphe kanıt arar ve kişiyi araştırmaya sevk eder.
- Sorgulamak: Eleştirel düşünmenin ana özelliği sorgulamaktır. “Böyle olmazsa nasıl olur? Bundan daha iyisi olabilir mi? Bir de olaya şuradan bakabilir miyiz?” gibi çeşitli sorularla değerlendirmeye gidilir. Konu derinleştirilir, farklı açılardan analiz edilir.
- Sonuç: Yukarıdaki 4 maddeyi gerçekleştirdiğimiz zaman bir sonuca varırız. Bu sonuç olası en doğru sonuçtur.
Bugünkü konuların açıklaması için Cafer Sadık Yaran’ın “Eleştirel ve Yenilikçi Düşünme” kitabına bakabilirsiniz.
Aktaran: Adem Suvağcı
Eleştirel Düşünme Ders Notları – 1
Eleştirel Düşünme Ders Notları – 2
Eleştirel Düşünme Ders Notları – 3
Eleştirel Düşünme Ders Notları – 4
Eleştirel Düşünme Ders Notları – 5
Eleştirel Düşünme Ders Notları – 6
Eleştirel Düşünme Ders Notları – 7