Olmayışların Dal Büken Ağırlığı

Kapağı yırtılmıştı. Adı, yazarı okunmuyordu. Önsözü de yoktu, belki hiç de olmamıştı. Altı çizili cümleler, koparıp alınmış sayfaları vardı. Aldığım yere koymayı düşündüm, yazık olurdu. Biranda kitabı alıp çantama koyuverdim. Hızlı hızlı yürüdüm nedense, içli içli gülüyordum. Sanki o beni seçmiş, ben de bunu bilen tek kişi olmanın haklı gururunu yaşıyordum. Vezneciler’den otobüse binmeden önce bir sahafa uğrayıp bu kitabın neyin nesi olduğunu sormak geçti içimden. Sonra vazgeçtim, kimse bilmemeliydi. O benim herkesten gizli varlığım, evim ya da hazinemdi. Ne yazdığı, kimin yazdığı ya da kaçıncı baskı olduğu umurumda değildi. İlkokul ders kitabı bile olabilirdi. Ama değildi, bu yüzden almıştım onu. Hatta ona haddinden fazla anlam yüklemeye çalışıyordum. Çünkü sahip olduğum hiç bir şey yoktu. O kitabı okuyup hayatımın değişmesini, simyayı öğrenmeyi düşlüyordum mesela. Milyonlar satan bir kitabın ilk baskısıydı o, hatta suya düşen kitabın son nüshası.

Ama değildi. Bana yakışmazdı böylesi. Kendimi yüceltmenin ucuz bir yoluydu bu. Bu yüzden otobüse binip eve gitmeli, hatta kitabı hiç okumamalıydım. Bir sandık bulmalı ve içine kilitlemeli, yılda bir açıp ağlamalıydım herkesten uzakta. Kızarmış gözlerimle insanlar beni gördüğünde, dünyanın gizemini her yıl yeniden öğrenip ağladığım için gıpta edeceklerdi. Gözümü kaldırımdan ayırmadan eve döndüm. Çantamı açtım, kitabı bir çırpıda okudum. Öyle saçma bir kitaptı ki! Ağlamaya başladım, onu yazan parmaklara, basan matbaaya, onun için kesilen ağaca… Edinip de kaybettiğim varlığım için dakikalarca ağladım. Kanımın akışındaki uğultuyu duydum, kalbimin kaç defa beni ayakta tuttuğunu. Keyfim kaçtı. Doğrulup yan odaya geçtim, kitabı tahta sandığımın el altına koyup evden çıktım.

 

Bilal Taş

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

  • Alessandro , 06/04/2016

    Ilkin kitaptan bahsediyor sandım. Kitap güzel bir imge olmuş. Başarılı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir