Benim Lakabım ‘Babalık’

huzun

 

Yusuf Asaf, Anadolu’da meşhur dolandırıcılardan olan ’Babalık’ın hikâyesini anlattı.

***

Kar, yolları kapkara rüyalardan temizleyip beyaza çekmek istiyor gibiydi. Beyaz, saflığını lapa lapa yağan tanelerle göstermeye çalışsa da, geride kalan, yoğun tipinin kapattığı görüş mesafesinin görmemize izin verdiği tekerlek izleriydi. Doğuda kış çok çetin geçiyordu ve kar kalınlığı diz boyu yağmıştı şimdiden. Otobüsteki herkes uzun zamandır yolda olmanın yorgunluğu ile kıvranıyor ve bir an önce dinlenme tesisinde otobüs dursun diye sabırsızlanıyordu. Bunun farkında olan şoför o tipinin arasından görünen ilk dinlenme tesisinde durdu ve yarım saatlik bir mola verildiği duyuruldu.

Araçtan inen yolcular hızlıca inip tesisin içine dağıldılar. Bende kendimi yoğun kar yağışı arasında gözüme ilişen kahvehaneye attım. İçeri girince küçük masalar ve taburelerden oluşan bir ortam ve her zaman bu kahvehanelerde taze olan çay kokusu karşıladı beni. Bir çay isteyip bir köşeye iliştim. Yanımda oturan altı yedi kişilik bir grup hararetli bir sohbete dalmışlardı. Lâkin sohbet monologdu ve bir kişi konuşuyor diğerleri heyecanla onu dinliyordu. Dikkatim ister istemez muhabbete kaydı. Dinlemek tek eylemimdi artık.

-Bu memlekette bana Babalık derler. Adım sanım buralarda meşhurdur. Lâkabım Babalık’tır. Buralarda bu lakabı duyan herkes duyduğu kişiden, benimle nasıl karşılaştığını ve ne yaşadığını sorar. Bunun sebebi de bu civarın meşhur dolandırıcılarından olmam. Korkmayın. Eskiden kötü işlerim, dolandırıcılığım çok oldu ama şimdi pişmanım. Tövbe ettik ve terk ettik bu işleri. Zamanında yine bu yol üzerindeki tesislere dadanır, dolandırabileceğim kimse var mı diye dişime göre adamlar arardım. Anadolu insanı saf olur. Delikanlıdır. Olduğu gibidir. Benim gibiler de onları arar. Şimdi öyle değil tabiî. Zaman değişti, artık herkes uyanık. Bundan yaklaşık yirmi yıl kadar önceydi. Bir keresinde bu yol üzerindeki tesislerden birindeyken koyun yüklü bir kamyon yanaştı tesise. Sürücü dinlenmek için tesise girdi. Ben de kamyona yanaşıp bekledim. Arada bir kamyonu kontrol ediyor gibi davranıp meraklısı olur da gelip sorar diye avımı bekliyordum. En sonunda yaşlıca bir adam çıkageldi ve bana koyunlar hakkında sorular sordu. Ben de koyunların benim olduğunu satmak için batı illerine götürdüğümü söyledim. Çok borçlu olduğumu, acil paraya ihtiyacım olduğunu gerekirse maliyetinden ucuza satacağımı söyleyince bizim ihtiyarın davranışları değişmeye başladı. Birden pazarlığa girişince av oltaya geldi diye düşündüm. Tahmini bir fiyat üzerinden pazarlık yaptık bir süre. Hemen işi bağlamam gerekiyordu zira şoför gelirse tüm plan suya düşecekti. İstediği fiyata anlaşmış gibi yaptım ve hemen çıkarıp parayı saydı ve bana uzattı. Ben de, şoför içeri gitti daha işi var dedim ve götürüp bir çay ısmarladım. Keyfine diyecek yoktu. Bir yandan kamyona bakıyordum. Bizimkine, gözün kamyonda olsun şoför arabaya binip beni bekleyecek. Ben lavaboya gidip geliyorum dedim. Sonrasında sıvışıp uzun süre oralara uğramadım. Daha sonra kulağıma gelen haberlere göre ortalığı ayağa kaldırmış adam. Şoförle kavga etmiş ama nâfile. Olan olmuş bir kere.

Başka bir zaman da uğradığım bir yerde bir caminin yanındaki boş arsayı arşınlayıp duruyordum. Biri yanıma yanaşıp orda ne yaptığımı sordu. Arsayı ölçtüğümü ve satmak istediğimi söyledim. Tesadüfe bakın ki bizimki alıcı oldu birden. Biraz pazarlıktan sonra arsanın ederi olan paranın üçte birini aldım ve geri kalanını arsanın tapusunu kendisine devrettikten sonra vermesini söyledim. Eyvallah dedi ve parayı verdikten sonra beni nerede bulacağını sordu. Bu caminin imamına sorarsa bana ulaşabileceğini söyledim. O da tamam deyip gitti. Ben de yine kayboldum ortadan. Ama her zaman yaptığım gibi olayın neticesinin ne olduğunu soruşturdum. İki gün sonra aynı arsayı bahçe yapmak için malzeme getirmişler. Caminin imamı da orda. Bizimki gelip, benim arsama niye bunları boşaltıyorsunuz diye çevredekilere çıkışmış. İmam da,  efendi burası caminin arsası ve camiye bahçe yapıyoruz deyince mesele anlaşılmış.

Tabiî sonunda yakayı ele verdik. İçeri girdik ve cezamızı çektik. Bunları niye anlatıyorum derseniz, bir gün benim gibi bir dolandırıcıyla karşılaşırsanız uyanık olun diye anlatıyorum.

‘Yolcu kalmasın’ diye bağıran sesten sonra bir rüyadan uyanmış gibi irkildim. Babalık, daha anlatıyordu ve ben dinleyenler kadar meraklıydım. Ama karlı yollar bekliyordu beni. Babalık bu. Lakabı ile meşhur. Anlattıkları öfke ve heyecan uyandıran biriydi. Kim bilir belki de bu dolandırıcılığının yeni bir yüzüydü. Belki de doğru söylüyordu. Terk etmişti eski hayatını. Ne olursa olsun. Zihnimde bir yeri vardı artık babalığın ve önümde karlı yollar.

 

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • rahmi , 22/01/2013

    Tam bir zübükmüş eminim kendisini can kulağıyla dinleyenleri tövbe ettim deyip dolandırmıştır…

  • ferhat , 19/01/2013

    babaoglu olmasın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir