Sezai Karakoç dosyamızın üçüncü yazısını Demal Öcen yazdı.
“Sezai Karakoç, bir gün bu milletin içinden çıkacak nesillerin sahip çıkacağı bir müessese inşa etmeye çabalıyor.”
***
Bundan yaklaşık dört-beş ay önce 11 Ağustos 2012 tarihli Yeni Şafak’ta Ali Bulaç‘ın bir mülakatı vardı. Bu mülakatta, Tanzimat Batılılaşmasının edebiyatçılar üzerinden gerçekleştiğini, ilim ve fikir adamlarının rol oynamadığını bu hatanın bugün tekrar edildiğini söylüyordu. Tezini desteklemek maksadıyla da Abbasiler devrindeki canlılığın “Eski Yunan’ın şiirini ve tragedyasını değil de felsefesini tercüme” etmek suretiyle olduğunu öne sürüyor. Bu hareketin Çin’den, Babil’den, Eski Yunan’dan tercümelerle bir birikim elde ettiğini söylüyordu. Hülasa “bu iş, romanla tiyatroyla şiirle olmaz” diyordu. Yine bu minvalde Batı Aydınlanmasının ne olduğunun bugün hâlâ bilinmediğini de ekliyordu.
Haklı olduğu taraflar var Ali Bulaç’ın. Bilhassa Batı Aydınlanmasının bilinmemesi, dünyanın ilim-tefekkür birikiminin araştırılmaması ve mütefekkir yetişmemesi konusunda doğru söylüyor Ali Bulaç. Bu eksiklikler giderilmeli. Tanzimat’la ilgili öne sürdüğü eleştiride de haklı ayrıca. Fakat eleştirdiği Tanzimat’ın tesis ettiği dünyanın düşünme ve ele alma biçiminden kendisini koruyamamış olacak ki kolayca Batılıların tasnifini kabul etmiş: Tiyatronun ve romanın yanına şiiri hemencecik ekleyivermiş. Şiir nedir? Şiir bir edebiyat türü müdür? Türlerden bir tür müdür? Tür meselesi niye gündeme geldi? Türkçede bir kimya kitabının şiir formunda yazılmış olmasının anlamı nedir? Bu tür sorular üzerine kafa yormasını tavsiye edip esas meseleye geçelim.
Bir televizyon programında Murat Bardakçı, İsmet Özel‘in şiirlerinin iyi ama düşüncelerinin tuhaf olduğunu ispatlamak için ağzından bir ton lafı gevelemeye çalışırken İsmet Özel, Bardakçı’ya yerinde bir cevap vermişti: “Mesele şiire geldi. Bunlar şiir yazsınlar başka şeyden anlamazlar. Alfred North Whitehead demiştir ki ‘Bütün Batı Felsefesi, Platon‘a düşülmüş notlardan ibarettir. Bunu birçok insan kabul etmek durumunda kalmıştır. Platon öyle bir çizgi çekmiştir ki bütün Batı Felsefesi, Platon’un dediğine yanından yöresinde… Aslında bu Batı Felsefesi içinde şöyle denir: Kant‘a rağmen ya da Kant’la birlikte felsefe yapılır fakat Kant’sız felsefe yapılmaz. Yani bu düşünce dünyasının birtakım problemleri var. Bu problemlerin aslına bakalım. Acaba bütün bu Batı Felsefesi’nin dipnot düşmek zorunda kaldığı Platon, Homeros‘un söylediklerine dipnot düşmekten başka ne yapmış? Yani şairler şiir söylesinler öbür kısmına karışmasınlar, bunlar iyi şiirler yazarlar ama söyledikleri düdük şeylerdir. Yani… (Bir şairin) Şiiri düşüncesinden daha yukarıda olmaz. Düşüncesi de şiirinden daha aşağıda olmaz. Böyle saçma şey olur mu? Bir adam bir yerlerde saçmalıyor, bir yerlerde adam gibi laflar söylüyor. Şizofren mi bu?”
Ali Bulaç’ın söylediklerini ileri götürmek konusunda çok mahir insanlar var. Hemencecik Şuara Suresi‘ne sarılırlar. Her zaman tefsirdi, usüldü, esbâb-ı nüzuldü diye hassasiyet paralayan insanların birden bire söz konusu şairler olduğunda bunları bir kenara attığına şahit oluverirsiniz. İtidali hemen terk ederler. Bütün şairlerin üzerine bir kalemde çizik çekiverirler. Hasan bin Sabit‘i, Abdullah bin Revaha‘yı unuturlar. Şairleri ucuz bir hissiyat retorikçisi diye tavsif etme aceleciliği sadece Ali Bulaç’ta bulunan bir yanlış düşünce değil yani. Müşriklerin şairlerine karşı, ordu saflarında Allah Resulü’nün şairlerinin kaside söylemesi çabuk unutulur. “Git vatan Kâbe’de siyaha bürün” diyen Namık Kemal, Çanakkale’de hilafeti ve harameyni koruyan gazileri öven Mehmet Akif, Sürgün Ülkeden Başkentler Başkenti’ne seslenen Sezai Karakoç, “Yüz üstü çok süründün ayağa kalk Sakarya!” diyen Necip Fazıl acaba hangi hisleri kurşundan kelimelere dönüştürmektedir? Dücane Cündioğlu’nun “Kur’an şairi” diye vasfettiği Mehmet Akif, nesirlerinin ara ara “hadis-i şerif” tercümesi olmasına özen gösteren ve “Yitik Cennet”le bir İbn Arabî’nin Füsus’una şerh düşen Sezai Karakoç acaba sözlerini nereye dayandırma çabasındadırlar?
Ali Bulaç’ın söylediklerine gülüyoruz ancak. Bulaç “bir arada barış içinde yaşama” teklifleriyle, Helsinki Yurttaşlar Derneği üye olduğu hâlde yaptığı demokrasi güzellemeleriyle vs. meşgul olurken Sezai Karakoç, tamamen milletin öz kaynaklarından ve hislerinden ve temayüllerinden bir kurum inşa etmek için çabaladı, hâlâ da çabalıyor. Ali Bulaç, şairlere, yanlış yuvarlak tasavvuru ve edebiyat bilgisiyle eleştiriler sıralayacağına olması gerektiğini vurguladığı tefekkür ve ilim birikimi için çaba gösterseydi. Köşe yazarlığında kalıp derneklerde, sivil toplum kuruluşlarında, televizyonlarda “aktüel siyasetin ucuz lojistikçisi” olmak yerine bir kurum inşa etseydi, bahsettiği birikimin oluşması için çaba sarf etseydi. Biz de onu ciddiye alsaydık!
Edebifikir‘de yayınlanan “Bilsem ki yarın öleceğim, bugün gene yapardım bu işi.” başlıklı Sezai Karakoç metni bir kere daha okunmalı. Unutulmamalı ki Sezai Karakoç, şahsî ihtiraslarını tatmin etmek için değil bir gün bu milletin içinden çıkacak nesillerin sahip çıkacağı bir müessese inşa etmeye çabalıyor. Ali Bulaç’ın temenni ettiği, elzem olduğunu vurguladığı ilim adamları, mütefekkirlerin yetişip sahip çıkmasını umduğu bir millet müessesi. Gayretini, milletin temiz kaynaklarıyla ve onurlu yöntemlerle yapmaya çalışan bu milletin çocuğunu engellemek için onun karşısına yine onu, şairliğini çıkarmaları ne yazık!
Sezai Karakoç Dosyası Yazıları:
- https://edebifikir.com/fikir/nicin-sezai-karakoc.html
- https://edebifikir.com/fikir/sezai-karakocu-somurme-teknikleri.html
- https://edebifikir.com/elestiri/sairler-rahatsiz-ediyor-cunku-millet-rahatsiz.html
- https://edebifikir.com/elestiri/biz-kosu-bittikten-sonra-da-kosan-atlariz.html
- https://edebifikir.com/fikir/sezai-karakoca-sezai-karakoc-perdesi.html
- https://edebifikir.com/fikir/sezai-karakoc-televizyonlarda-neden-yok.html
- https://edebifikir.com/buz-gibi-ofsayt/iyi-de-cocuk-pencereden-de-dusebilir.html
- https://edebifikir.com/poetika/siirden-otede-soylenen-soz.html
- https://edebifikir.com/fikir/sezai-karakoc-yeni-anayasa-hakkinda-ne-dusunuyor.html
- https://edebifikir.com/fikir/dirilis-nesli-bir-muhayyile-mi.html
15 Yorum