Beklenince Gelmeyen Otobüs: 16A

 

Pendik’ten Üsküdar’a gitmek istiyorsunuz. Ve bunu otobüsle yapma niyetindesiniz. Otobüs durağında beklemeye koyulursunuz. Beklersiniz, beklersiniz, beklersiniz, bir daha beklersiniz, beklerken yolda geçen araçları sayarsınız, saydıkça çoğalır araçlar, beklemenizi başka şeyler yaparak geçiştirmeye çalışırsınız, iki de bir saatinize bakarsınız, saatiniz yoksa cep telefonunuza bakarsınız, o da yoksa yanınızdaki birine sorarsınız.

Ama bunların hiçbiri çare olamaz can sıkıntınıza. Beklediğiniz otobüsün adı bir kere çıkmışsa “Beklenince gelmeyen otobüs”e o zaman siz daha çok beklersiniz.

Oysa yollar çağırır, gitmek isterseniz o duraktan. Ama bu otobüs sanki kara delikte kaybolmuş gibi gelmez. İçinizden olabildiğince sövgüler düzersiniz. Senin tekerleklerin, diye başlar ve egzozuna kadar işi ilerletirsiniz. Otobüs sanki bu söylediklerinizi duymuş gibi daha fazla inat eder gelmemekte.

Sevgililer belki de bu yüzden ayrılacak, belirtilen saatte orada olmadığı için, belirlenen saatte orada otobüsün gelmeyişi yüzünden geç kalanlar belki de işe yetişemeyecek ve belki de bu yüzden işten atılacak, işten atıldığı için bir aile aç kalacak, aç kalan ailedeki çocuk okula gidemeyecek, okula gidemeyeceği için sınıfta kalacak, sınıfta kaldığı için devletin masrafı artacak… Bu, bu şekilde uzayıp gider. Bir otobüsün gelmeyişini sakın basit bir şey olarak algılamayın.

Basit bir şey değildir bu.

Biz  gelmeyen 16A’yı  kınıyoruz. İçimizdeki olabildiğince sövgü mısralarıyla. Diş bileyliyoruz o gelmemeye devam ettiği sürece. O gelmediği sürece bizim o durağı yıkıp yollara barikatlar kurasımız geliyor, o otobüs gelmiyorsa hiç bir araç gelmesin. Bize ne.

Beklediğimiz otobüsün gelmemesi ağrımıza gidiyor. Milletin işi var, o kadar bekleyip de kök salmaya ve toplumsal bir çözülmeye yol açmayın.

 

 

 

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir