Ne mi oldu?
Öncelikle hâlâ canımız sıkılıyor. Dünyayı bir kaşık suda boğma isteğimize engel olamıyoruz.
Sonra mı, sonra yeni bir elbise aldık. Fatih’i çok seviyoruz. Eski elbisemizi de seviyoruz. Serdar’ı hep seveceğiz yani. Logomuz yenilendi, Enes’i de çok sevdik.
Yeni fikir ve projelerlerimiz var.
Pazartesi Sezai Karakoç dosyamızı yayınlamaya başlayacağız.
Kadıkıöy’ü hâlâ sevmiyoruz. Günahkâr şehir…
Halkımızın bağrında şiir okumaya devam edeceğiz. Bekle Kadıköy…
Emre, gittiği Şirince’den dönmemiş. Bu sene olmadıysa 1000 sene içinde kesin kıyamet kopacak, burada bekleyeceğim demiş!
Sosyal medyada devrim yapacak projelerimizin hazırlığı tamamlandı. Bekleyin, ölmezsek geleceğiz.
Edebifikir duruşu diye bir duruş belirledik. Bu duruşu paketleyip satacağız. Darısı cebimize…
Mustafa hâlâ evli ve mutlu.
Modern hayatın insanları yörüngesizleştirdiğinin farkındayız. Ve yine insanların bir ömür kendileri ile karşılaşmadıklarının da farkındayız. Yakında Edebifikir aynalarının imalatına başlayacağız. Duyurulur…
Ahh Aydoğan, kararını bir kere daha düşünemez misin?
Kendinden emin ve kibirli insanları kelimelerimizle dövmeye devam edeceğiz.
Sâhi Davut neden böyle?
Hayatta hep tedirgin bir halde yaşayıp, her an kıyametin kopmasını bekleyenlerin olduğunu biliyor ve onlara saygımızı sunuyoruz. Edebifikir sizin dualarınızla büyüyor.
Mehmet Raşit’i çok seviyoruz.
Size uyarımız, gözlerimizin içine bakmamanızdır. Zira insanlığın tümünün çektiği acıları gözlerimizde görebilirsiniz.
Allah’ım, ne olur Sulhi’nin hafakanları al. Al da bize de huzur versin.
Elbise dediysek yalnızlık elbisemizden bahsediyoruz. Başka bir şey anlaşılmasın!
Ahhh Onur, sen böyle değildin bir sene önce. Ve Ömer, ne işin var Van’da.
İşte böyle oldu. Her şey biz yaşarken oldu. Ve Bilal bu halimizin şiirini yazdı.
Allah ise şahitti.
9 Yorum