Vasiyet yazmak bana oldukça tuhaf geliyor, yani insanın uzayda kum tanesi bile etmeyen dünyaya karşı hâlâ direnmeye çalışması gibi. Dolayısıyla aşağıda yazdıklarım bütünüyle kendi içinde garip bir çelişki yumağı…
* Giderayak bir söz söylemek bana göre değil. Hakkını veremediğim şu hayattan isteklerde bulunmak çok küstahça geliyor bana.
* Allah’ın benden istediği şekilde bir hayatı yaşayamadım, eksikliklerim, günahlarım oldukça çok. Kendimden ah etmem gerekirken geride kalanlara talimat yağdırmak oldukça egoist bir tavır.
* Kimseden bir şey beklemiyorum. Özel bir mezarlık manzarası merakım yok. Beni birinin yanına gömmeniz gerekmiyor. (Aslında en çok istediğim uzakta bir köşede belli belirsiz duran bir mezara sahip olmaktı, ama neyse. Kendi yalnızlığım için sizi garipliklere sürüklemeyeyim, bir hacı amcanın yanına gömün işte.)
* Benden sonra bazı efsunlu sözcükleri rüzgârlara filan fısıldamayın. (Sözüm meclisten içeri.)
* İnsan dünyada ne ektiyse ahirette de karşılığını o cihette alacaktır. Bu yüzden ölümden sonrası sadece pişmanlıktır. Kimsenin kendi ölümüne güzelleme yazmasına hacet yok. Hayata birçok kişiden daha ince ve havai bakabilen biri olarak (en azından insanlar böyle düşünüyor) ölümün mermer sertliğinin farkındayım. Garip olan şey; hayatları boyunca inceliğin dahi etrafında gezinmemiş insanlar, ölümleri için nasıl oluyor da romantik şeyler söyleyebiliyor? Ölüm, katı bir devrimciyi bile tavus kuşuna çevirebilir. (İnsanlar gerçekten sahtekâr.)
* Mezar taşımın olup olmaması bile umurumda değil. Gerçekten!
* Geride kalan mallarımı ihtiyaç sahiplerine verebilirsiniz.
* İnsan gerçekten çok narsist. Vasiyet nedir yahu? Oturun temiz bir A4 sayfasına “Ben bu hayatta nasıl erdemli yaşayabilirim?” sorusunu sorun ve sonrada da bunu cevaplamaya çalışın. (Tek soru, 100 puan) Bu arada ben narisist değilim!
* Ben öldükten sonra kitaplarımı filan yakmayın. (Geri dönüşüm diye bir şey var.)
* Dünyada iken kızdığım şeyler olmadı mı, ekmek bıçağıyla aklımın bir köşesinde hiç mi katil olmadım, oldum! Ancak kim bana ne çektirmişse, kim hakkıma girmişse ve kimde ne kadar hakkım varsa hepsini helal ettim. Başkaları da bana haklarını helal etsinler. Ricam budur.
* Ölümden sonra dünyaya inanmıyorum. (Bu da geliştirdiğim başka bir inancım.)
* Hepimiz, gelecekte insanların birkaç cümleyle geçiştireceği küçük, değersiz öyküleriz. Herkes haddini bilmeli.
* Öldüğümde küllerimi, bir gün batımı mavi sulara… (Şaka şaka, bir kez de dünyada yanmak istemem.)
* Bence insan ağlamalı. Nasıl bir his bilmiyorum. İnsan gerçekten küçücük… Hele dünya haritasından bakınca seçilmiyor bile. Biraz daha açılıp birkaç ışık yılı (bilim adamları öyle diyor) mesafeden bakınca dünya görünmüyor. Anladınız siz!
* Vasiyet mi? Gerek yok. Canım sıkıldı.
Abdullah Karaca
15 Yorum