Tanpınar ve Cemil Meriç’te Balzac’a Dair Düşünceler

Yazarımız Beyaz Arif Akbaş, Balzac’ın izini sürdü…

***

Balzac, hiç şüphesiz ki dünya edebiyatında roman sanatı için bir dönüm noktasıdır. Balzac’ın romanları insanlarda kendi gerçekliğini görme duygusu oluşturmuştur. Balzac’ın işçiliğinde bir edebiyat yapıtı olarak roman, sanatın en mühim merhalelerinden birine dönüşmüştür. Yaşadığı dönemde tenkidi yeterince yapılmamasına ve ihmal edilmesine rağmen, ondan sonra gelen sanatkârlarca hem Fransa hem de diğer ülkelerdeki edebiyatçılara tesiri olmuş ve bu etki her geçen gün daha da artmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde edebiyatımız büyük oranda Fransız etkisinde idi. Bu vesileyle Balzac, Türkçeye çevrilmiş ve Osmanlı’dan – Türkiye’ye teceddüt, geçiş dönemi münevverlerince çokça okunmuştur. Günümüzde bile her an Balzac’ın eserleri tartışılmakta ve halen kapsamlı incelemelere konu olmaktadır.

Balzac’ın edebiyatımızda ne gibi etkileri olduğuna dair yazdığı bir incelemede Cemil Meriç mecmua koleksiyonlarında unutulmaya yüz tutmuş kısa ve sathi birçok hâl tercümelerine rastlamıştır. Bunlardan birisi Ahmet Şuayıb’ın “Hayat ve Kitaplar”ında yer alan beş altı sayfalık bir yazıdır. Ya da Yaşar Nabi’nin “Kolonel Şeber” tercümesine koyduğu yirmi – otuz sayfalık bir hülasa, “Tılsımlı Deri”nin başlangıcında yer alan ve hatalarla dolu olan mütalaalar, “Köy Hekimi”nin cılız önsözü vs.

Cemil Meriç, Mustafa Nihad’ın “Türkçede Roman”nında ya da meşhur İsmail Habib’in “Avrupa Edebiyatı ve Biz” kitabında kendini zenginleştirecek bir malumata rastlamadığından bahseder. Bunların dışında Meriç; Suut Kemal Yetkin’in “Edebî Meslekler Tarihi”nde Taine’in, Balzac hakkındaki incelemesinin Servet-i Fünun Dergisinde tercüme edilip yayımlandığından bahsediyor. Ayrıca “Meşale” ve  “Yeni Yol” gibi mecmualarda da ufak tefek yazılar çıkmıştır.

Cemil Meriç’in tespit ettiğine göre bizde Balzac’ın tercümesine başlanan ilk eseri “Goriot Baba” (1921 yılında Akşam Gazetesi’nde tefrika edildi.) adlı yapıtıdır. Sonraki yıllarda ise Milli Eğitim Bakanlığı’nca birçok tercüme Reşat Nuri (Eugenie Grandit) ve Haydar Rıfat (Goriot Baba’nın ikinci tercümesi) imzalarıyla yayımlanmıştır. “Tılsımlı Deri” 1940’ta Hamdi Varoğlu tarafından çevrilip Hilmi Kitabevi’nden çıkmıştır. Nurullah Ataç, “İki Yeni Gelinin Hatıraları’nı, Nihat Sırrı Örük ise “Vadideki Zambak”ın tercümesini Fransız Klasikleri serisinden neşretmiştir. 1942’de sürpriz bir şekilde Nasuhi Baydar, “Köy Hekimi”ni yayımlamıştır. Cemil Meriç, bizim dilimizdeki Balzac hakkındaki en kıymetli etüdün; Stefan Zweig’in Yücel Mecmuası’nda seri halde yayımlanan metni olduğunu söyler. Bizce Balzac hakkındaki en kıymetli inceleme, rahmetli Cemil Meriç’in “Altın Gözlü Kız” tercümesinin başına koyduğu metindir. Üstat aslında 250 küsur sayfa yazdığı bu incelemenin kuşa çevrilerek 74 sayfaya indirilmesine Jurnaller’de sitemli bir biçimde değinmiştir. Cemil Meriç, Balzac hakkında yazdığı bu kısa inceleme yazısına hayatının birkaç yılını gömmüş ve dâhi romancıya karşı duyduğu takdiri yine de ifade edemediğini söylemiştir.

“Bu Ülke”, Cemil Meriç’in fikriyatının özeti gibidir. Bu eserde Meriç, bir kez daha insanlığın komedyasını dolaşmış ve “Bu komedyayı kimin yazdığını bilmesek, birkaç Homeros aramağa kalkardık” demiştir. Meriç, şu ilginç sözlerle içindeki Balzac sevgisini ifade etmiştir: “Her mayıs Balzac’la yeniden doğarım. Dante için Vergilius ne idi bilmiyorum. Yarı yolda bırakan bir kılavuz… Balzac’la başladım yazı hayatına, Zweig ömür boyu yaşadı ve Balzac’ı, eserini tamamlayamadan öldü. Yıllardır yazmak istediğim bir Balzac var: Belki de hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir rüya.” Balzac, gerçekten de “İnsanlığın Komedyası”nı bir rüya izler gibi seyretmiş, oyuna karışmamış yahut görüp işittiklerini bir seyirci soğukkanlılığıyla anlatmıştır. Yine Meriç, yazının devamında Balzac’ın membaından bahsederken; “Kaynakları hem hayal, hem hakikat. Rüyayla kaynaşan gerçek. Bu romanlar birer itirafname değil, Balzac konuları seçmez, konular seçer Balzac’ı.” demiştir. Balzac’ın söyledikleri, anlattığı konular insanlık komedisinden seçilmiş sahneler gibidir. Balzac’ı tanımak için; “düşüncelerini, acılarını, heyecanlarını bilmemiz lâzım, hiç değilse.” Meriç’in dediği gibi Balzac, hem gerçekçilik hem de hüddam ve büyücü.

Bundan başka diğer bir önemli edebiyat tenkitçimiz olan Ahmet Hamdi Tanpınar birçok kitap ve makalesinde Balzac’tan sıklıkla bahsetmektedir. Tanpınar, “Bugün bile Balzac, gerek eserleriyle, gerek roman tekniğine getirdiği yenilikler, hatta keşiflerle tahminimizden çok fazla taklit edilmektedir. Balzac’vari roman, bu nev’in Proust, James Joyce, Dostoyevski gibi yenileştiricilerine rağmen, hâlâ mühim bir yekûn tutmaktadır.” diyerek Balzac’ın önemini vurgulamıştır. Tanpınar’a göre Balzac bize bir hayat çerçevesi teklif eder ve bu teklif öyle kavrayıcı ve sürükleyicidir ki, onu en beğenmeyenler bile şaşırtıcı bir şekilde bu eserleri bir hazineymişçesine görüp, bakmaktan ve faydalanmaktan bir türlü vazgeçemezler. Bu anlamda “İlahi Komedi” edebi bir Himalaya gibidir.

Balzac, mitolojideki Atlas’a benzeyerek tüm dünyayı sırtında neşesi, hüznü ve ıstıraplarıyla taşıyan bir kahraman gibidir. Eserlerine de bu yansır. “Bizi arkamızdan oynatan iplerin hepsi, bütün münasebetler ve vaziyetler bu eserdedir. Aşk, kıskançlık, iktidar arzusu, para hırsı, mistik endişe, insanı bir kuklaya çeviren küçük meraklar, hepsi bu eserde mevcuttur. Goriot Baba, Eugenie Grandet, Cousine Bette, Cousin Pons, Vadideki Zambak, Otuz Yaşındaki Kadın, Altın Gözlü Kız ve daha sayamadıklarım, sayamayacaklarım, bilhassa o eşsiz Colonel Chabert, hepsi hayat dediğimiz bütünü ayrı zaviyelerden ve bu bütünlük hissini hiç kaybetmeden yoklamış şaheserlerdir.” Tanpınar ve Cemil Meriç’in ifadesiyle denilebilir ki Balzac zaman ve mekânın sırrına sahiptir. O zaman ve mekân içinde insan zihninin ve insan ruhunun macerasını da anlatmıştır. Muhtemelen onun sanatını eseri, âdeta insanlık komedisi içinde tamamlar.

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • taçsız kral , 23/06/2014

    Tanpğınar’ı sevmem. Balzac, yine de sevilecek bir adam değil. Ama Aydoğan k, her durumda sevilecek bir adamdır. Aydoğan K, Balzac ve Tanpınar’ı döver.

  • ekmeleddin ihsanoğlu , 19/06/2014

    balzac’ı çok şişirdiniz arif bey, adamı zamanın ve mekânın sırrına sahip ettiniz. ayıptır, yazıktır; gençleri böyle yönlendiriyorsunuz. zamanın sırrına zamanın kutbu sahiptir o da zamanın sahibinden almıştır.

    bu arada laik cumhuriyetin kazanımlarına özen gösterelim lütfen.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir