2019-2020 eğitim öğretim yılı bittiğinde, okul hakkındaki genel düşüncelerimi yazmayı planlamıştım ama ondan önce bu yazıyı yazma ihtiyacı hasıl oldu. Bu yazının büyük bir bölümünü İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı’na (Ceza Kürsüsü) hasredeceğim. Zira okuldaki öğrencilerin artık ceza derslerine öğretilmiş ve kabullendirilmiş çaresizlikle hazırlandığını kamuoyunun ve bilhassa soruları hazırlayan ve takdir eden hocaların bilmesinde fayda var.
Çaresizlik ifadesi ile kastettiğim husus; 4 aydan beri sokağa çıkamadığımız ve en az 2 aydan beri ders çalıştığımız bir dönemde bile Ceza Kürsüsü’nün öğrenci merkezli bir yaklaşım sergile(ye)meyeceğinin kuvvetle muhtemel öngörülmesi. Final döneminde diğer kürsülerin yaptığı sınavlar incelendiğinde Ceza Kürsüsü hariç her kürsü sınav stilinde kayda değer bir değişikliğe gitti yani pandemi dönemini dikkate alarak geçen senelere nazaran farklı içeriklerle sınav hazırladılar. Hatta çok eleştirilen Medeni Usul Kürsüsü bile pandemi dönemine has sınav hazırlamaya çalıştı. Belki beklenildiği gibi başarılı olmadı ama en azından bir değişikliğe gitme ihtiyacı hissettiler. Burada öğrenciye dönük bir gayretin olmasını sınavın zorluğundan bağımsız olarak değerli görüyorum.
Sınav döneminde öğrenciyi rahatlatmaya yönelik en olumlu yaklaşımları İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku ve İdare ve İdari Yargılama Hukuku Anabilim Dalları gösterdi. Derslerin %95’ine 4 sene boyunca bilfiil giden bir öğrenci olarak değerlendirecek olursam, 4. sınıf tek numaralı öğrencilerin derslerine giren hocalar arasında teorik bilgileri sorular üzerinde tatbik etmeye en müsait sınavları Ömer Ekmekçi hoca yaptı. Buna ilaveten, online yazılı final döneminde kopyayı engellemenin tek yolunun zor ve ucu haddinden fazla açık sorular sormanın olmadığını, orijinal sınavlar yapılarak da hem kaliteli hem ölçme ve değerlendirmenin ön planda olduğu sınavların yapılabileceğini gösterdiler. Buradan kendilerine şahsım adına teşekkür ediyorum. Bize gerçekten değerli olduğumuzu hissettirdiler.
Ceza Kürsüsü Ceza Muhakemesi Hukuku final sınavında olay sayısını artırma ve soruları numaralandırma dışında bir değişikliğe gitmedi. Ve sınava girdiğimiz esnada hangi sorunun doğru cevabının kaç puan getirisi olduğu belli değildi. Puanlandırma müstesna, bu format alışılmış bir format olduğu için kopya çetelerinin menfaat sağlamasına çok müsaitti. Hâlbuki zorluk seviyesi bir derece aşağı çekilerek orijinal bir sınav yapılmış olsaydı kesinlikle daha isabetli ve yerinde olacaktı. Mesela çok defa birçok yargı kararından ve içtihatlardan bahsedilmesine rağmen değerlendirmemize sunulmak üzere sınavda yargı kararı verilmedi. Kopya ve yardımlaşmanın önünü kesmekte bu yol klasik sınav anlayışından çok daha etkili. Soru içinde içtihat sormakla, ayrı ve bağımsız yargı kararı sormak aynı şey olmadığı için final sınavında içtihat sorulmasıyla zaten bunun yapıldığının ileri sürülemeyeceğinin altını çizmek isterim.
Buraya kadar sadece sınavların usulünden bahsettim. Öğrencilerin mustarip olduğu hususlardan biri de Ceza Kürsüsü’nün not takdiri. Bu sene nereden bakılırsa bakılsın bir olağanüstülükler yılı. Salgından olumsuz etkilenmiş olabileceğimiz hususu zaten izahtan vareste bir durum. Öğretim elemanları okula gidip gelmeye devam edebildikleri için okul, birden hayatlarından çıkmadı ve bu yüzden rutinlerini bize nazaran koruyabildiler. Hâlbuki biz öğrenciler olarak birden evlerimize kapandık ve tabiri caizse sudan çıkmış balığa döndük. İlave etmek gerekir ki okulların kapatıldığı ilk safhada 3 haftalık bir ara verileceği ilan edildiği için hiçbir öğrenci tüm ders kitaplarını yanına alarak memleketine dönmedi. Final döneminde not ve kitap temin etmekte her öğrenci zorluk çekti. Bu hususlar bilinmesine rağmen Ceza Kürsüsü olumlu bir yaklaşım değişikliği göstermedi. Geçen senelerde olduğu gibi bu sene de Ceza Muhakemesi Hukuku dersinin çan eğrisinin aralıkları neredeyse hiç değişmedi. Burada akıllara ister istemez şu soru geldi; nasıl oluyor da öğrenciler ve yıllar değiştiği halde Ceza Muhakemesi Hukuku (CMK) dersinde çan eğrisi kayda değer bir değişiklik göster(e)miyor?
Sınavları olduktan sonra öğrenciler olarak hemen akabinde cevap anahtarının yayınlanmasını her zaman bekledik. Bunu istememizin sebebi yaptığımız ve yapamadığımız soruları görüp beklentilerimizi ona göre oluşturmaktan başka bir şey değil. Çünkü sınavda sorulacak sorular taslak halden nihai hale ulaşınca cevaplarının da göz önüne alınması gerekir ki ona göre zorluk seviyesi ve sınavda verilecek zaman tespiti yapılabilsin. Eğer cevap anahtarı hazırsa sonuçlar ilan edildikten sonra herhangi bir öğrenci talep eder etmez ilan edilmesinin birkaç saatten fazla sürmemesi gerekirdi ama sonuçlar taleplerden yaklaşık 30 saat sonra yani 1 günden fazla bir süre sonra yayınlanabildi. Burada da ister istemez şu sorular zihnimize sökün etti; cevap anahtarı sorular hazırlandıktan hemen sonra mı hazırlanıyor? Eğer hazırlanmıyorsa sınavın zorluğu ve süre nasıl takdir ediliyor? Eğer hazırlanıyorsa neden öğrenciler talep ettikten yaklaşık 30 saat sonra ilan edilebildi?
Öğrenciler arasında Ceza Kürsüsü’nün, kendi verdiği derslerin hem sübjektif hem objektif olarak okuldaki geçilmesi en zor dersler olarak anılmasını istediğine dair yaygın bir kanaat var. Son yıllarda mezun olan ya da olmayan hangi öğrenciye sorarsanız sorun bu fikrimi doğrulayacaktır. En başta Ceza Kürsüsü’nün derslerinin diğer kürsülerin derslerinden daha önemli olduğu iddia edilemez. Keza daha önemsiz olarak da görülemez. Diğer derslerle arasında “Primusİnterpares” yani eşitler arasında birincilik gibi bir hiyerarşik ilişki olduğu da ileri sürülemez. İnsanın temel hak ve özgürlüklerini merkeze alması ve ana konusunun insan olması bu durumu değiştirmez. Hiçbir hukuk dalı yoktur ki konusu insan ya da insan hakkı olmasın. Ceza derslerine önem verilmesini sağlamak için bir miktar dolaylı zorlaştırma yoluna gidilebilir ama unutulmamalı ki bir şeyde haddi aşmak onu zıddına inkılâp ettirir. Öğrenciler arasında ceza derslerini sevenlerden ziyade yaka silkenlerin giderek arttığı göz önüne alınırsa ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır.
Bir akademisyenden, “Öğrencilere sınav hazırlarken aslında biz de sınav oluyoruz. İsabetli sınav hazırlayıp hazırlayamadığımız, takdir edip edemediğimiz ortaya çıkıyor.” diye bir söz işitmiştim. Bu sözün doğruluğuna bu seneki nam-ı diğer CMK sınavının sonuçları açıklandıktan sonra bizatihi şahit oldum. Akademisyen öyle haklıymış ki gerçekten de sınav sorularını çözmek öğrencileri, sınav sorularını hazırlamak ve takdir etmek hocaları sınıyormuş. Ceza Kürsüsü’ndeki tüm hocalarıma hürmetim sonsuzdur. Hepsinin üzerimde emeği vardır ama şu bir gerçek ki ben dahil öğrencilerin ezici bir çoğunluğunun nazarında özellikle korona salgını döneminde sınav hazırlama ve takdir etme konusunda kubbede hoş sadâ bırakamadılar.
Muhammed Furkan Kâhya
4 Yorum