Makedonya’daki son durağımız olan Ohri’ye akşam saatlerinde vardık. Göl kenarındaki bir otele yerleşmiştik. Aslında göl kenarında olduğumuzu da sabah anlayabildik. Akşam vakti zifiri karanlıktan dolayı gölü fark edememiştik. Sabah da kalkar kalkmaz masmavi sularıyla Ohri Gölü’nü karşımızda görünce oldukça şaşırmıştık.
Biran evvel Tiran’a geçeceğimiz için “Balkanların İncisi” diye anılan Ohri’de fazla zaman geçiremedik. Eski Çarşıda biraz dolaştıktan sonra gölde kısa bir tekne turu yaptık. Avrupa’nın en derin gölü olan Ohri Gölü berraklığıyla göz kamaştırıyordu. Teknenin kaptanı gölde 17 cins balık yaşadığını söylese de bize pek inandırıcı gelmedi. Çünkü “Say hadi” dediğimizde 6 tanesini sayabilmişti.
Tekne turunun ardından otobüse doğru ilerlerken elektrik direklerine ve duvarlardaki panolara asılan afişler dikkatimizi çekmişti. Bu afişlerde isimler ve tarihler hariç yazılan her şey aynıydı. Afişlerin köşelerindeki haç işaretleri ve afişte belirtilen tarihlerden birinin yakın tarihten olmasından bu afişlerin bir nevi taziye afişi olduğunu anladık. Anladığımız kadarıyla ölümleri bu şekilde ahaliye duyuruyorlardı. Umarım doğru anlamışızdır.
Daha sonra otobüsümüze binip Osmanlı’nın beş yüz sene hüküm sürdüğü bu şehirden, Makedonya’daki son durağımız Ohri’den ayrılmış olduk.
Nüfusunun yarısından fazlası Müslüman olan Makedonya’da senelerdir büyük bir karmaşa hâkim. Ulus devletliğini kanıtlamaya çalışan ülke parçalanma tehlikesiyle de karşı karşıya. Tarihi kaynaklarda Makedon diye bir milletin olduğuna bir türlü ulaşılamamış. Aslında Makedonya ismi birçok kaynakta geçiyor; fakat bu isimlendirme coğrafi bir isimlendirme olarak belirtiliyor. Hatta bu coğrafya üçe bölünüyor. Selanik ve batısında kalan Yunanistan topraklarına Ege Makedonyası, Bulgaristan sınırları içinde yer alan ve Sofya’ya yakın olan topraklara Sofya Makedonyası, günümüzdeki Makedonya’nın olduğu bölgeye de Vardar Makedonyası ismi veriliyormuş. İdari birim olarak da Üsküp eyaleti Osmanlı kaynaklarında yer alıyormuş. Hatta hükümet, ulus devletliğini kanıtlamak için Osmanlı kaynaklarında geçen “Üsküp” ibarelerini “Makedonya” olarak çeviriyormuş. Özellikle Yunanistan’la birçok konuda çekişme halinde olan ülkenin parçalanması ya da komşu ülkelere paylaştırılması an meselesiymiş. Hatta ülkede yaşayanların bir kısmı (Bu kısmın çoğunluğu Arnavutlardan oluşuyor) kendi bayraklarını ve ülkelerini tanımıyor. Arnavutluk bayraklarını birçok yerde görebilirsiniz.
Türkiye, Makedonya’ya son yıllarda büyük yatırımlar yapmış. Birçok Türk şirket burada temsilcilik açmış. Dükkânlarda da Türkçe levhalar dikkat çekiyor. Esnafların büyük çoğunluğunun da anlaşabileceğiniz kadar Türkçe bilmesi seyahatinizi kolaylaştırıyor. Fakat buradaki durum da Yunanistan’dakine benziyor.Tamamen duygusal! Ülkeye en çok yatırım yapan ikinci ülke Türkiye olduğu için ve en çok turist de Türkiye’den geldiği için bu Türkçe öğrenme çabası. Ee! Nasıl biz kendimizi İngilizce öğrenmeye mahkûm olmuş gibi hissediyorsak onlar da Türkçe öğrenmek zorunda olduklarını hissediyorlar.
Muhammet Emin Oyar
1 Yorum