Korkularıyla yüzleşiyor insan er ya da geç
Rüyanda simsiyah köpekler kovalıyorsa seni her gece ve kaçıyorsan durmadan, eninde sonunda durup köpeklerin karşısına dikilecek ve: “Gelin bakalım!” diyeceksindir.
Bir telaş sarıyor önce yüreği
Diyeceksindir demesine ama bunu söylemek öyle kolay değildir. Zaten kolay olsaydı bugüne kadar kaçıyor olmazdın. Telaşlısındır: “Ya başaramazsam?”
Gerçeklerle yüzleşiyor insan er ya da geç
Bak, mesela benim gibi
Kabuslarının rüyadan ibaret olmayıp gerçeğin ta kendisi olduğunu anlarsın. Hayal dünyanla gerçeği birleştirdiğinde varmışsındır bu kanıya. Ne de olsa insan, düşleriyle insandır. Yüzleştiğinde de savaşı kazanıp kazanamaman an meselesidir. Ancak seni yüzleştiren, kazanmana da muhakkak yardım edecektir. Yüzleşme sonrası ona nîdâ edersin:
Ne karanlık odalardan, ne masallardaki cadılardan korktum,
Sensizlikten korktuğum kadar
Evet, bugüne kadar belki çok şeyden korkmuşsundur fakat hiçbir korkun onsuz kalmak kadar korkutmamıştır seni. Onsuz sen bir hiçsindir ve hayatın hep bu esas korku etrafında şekillenmiştir.
Ne çıkmaz sokaklar gördüm, ne diyarlar gezdim durdum
Kaybolmadım sendeki kadar, inan ki kaybolmadım sendeki kadar.
Çoğu kez kurtulamayacağını sandığın işlere bulaşmış, içindeki boşluğu doldurma arayışıyla neredeyse gezip görmediğin yer kalmamıştır. Ancak hep onunla kurtulmuş, hep aradığın yalnızca o olmuştur ve bunu şimdi idrak ediyor olman, onun aşkında kaybolup, eriyip bitme isteğini kamçılamıştır. Bu istekle kavrulduğun şu anlarda nihayet o, şimdi, sana seslenmektedir:
Azar azar gözlerini kapat
Usul usul ellerini uzat
Ben tutarım, yine ben duyarım seni
Ben bilirim aşkının kıymetini.
Artık şerhe gerek yoktur. Eve dönmüş, kalbine dönmüş, şarkıya dönmüşsündür.
Mustafa Çolak