Haftanın Ayarı: Fatih Dizisi

Henüz tanıtım fragmanları ortalığı zehirlemiş bulunan yeni bir sorun ile karşı karşıyayız: Fatih Dizisi. Mücahit Emin Türk ofsayta aldı.

***

* Cemaatle namaz kılmak diye bir şey var. Uğur Dündar filan bunu yanlış anlardı hep. “Okulda toplu namaz eylemi!” filan diye haber yapardı. Nitekim onun haberleriyle büyüyen “gezi zekâlı” çocuklar camiye ayakkabı ile girdi. Herhalde Fatih dizisini yapan elemanlar da sıkı bir Uğur Dündar takipçisiydi zamanında. Fragmanda Ayasofya’da namaz sahnesi var. Cemaat öyle bir saf düzeni almış ki iki kişinin arasından üç tane Koca Yusuf pehlivan geçer. Uğur Dündar, sana da söylüyoruz, bak dinle, şimdi cemaatle namaz kılarken saftaki herkes omuzlarının yanındaki iki kişinin omzuna değdiğinden emin olmalı. Anladın mı, baştan anlatayım mı? Hah, aferin!

* Ayasofya Camiinin dört tane minaresi var. Diyeceksiniz ki e n’olmuş? Yalnız onun iki tanesi sonradan Mimar Sinan tarafından yaptırıldı. Kapiş? Yani Fatih Sultan Mehmet, hayatında hiç patates kızartması yemediği gibi Ayasofya’yı dört minareli de görmedi.

* Bakın şimdi, çocuklar, hiç camiye girdiniz mi? Herkese ayrı seccade olmaz camide. Şimdi siz seccade ne diye soracaksınız. Sizin dizinin sanat danışmanı kim ya? Kim o Allah’ınızı severseniz? Ya sabır… Bakın şimdi seccade, secde edilen eşyanın adı. Böyle yere seriyorsun, üzerinde namaz kılıyorsun. Hah, aferin o gördüğün şey işte! Camide cemaatle namaz kılarken herkesin kendi seccadesi olmaz. “Seccadeni al, gel” diye bir olay yok. Tiyatro, sinema binasına alışmışsın sen. Hani öyle “herkesin koltuğu olur, herkesin seccadesi olur!” Yok öyle bir şey!

* Şimdi Fatih Sultan Mehmet’e namaz kıldıracaksınız, tamam kıldırın. Ama sorun bakalım bu adam hayatında hiç namaz kılmış mı? Adam secdeye gidecek, önce şöyle o kırmızı kolsuz cübbesini elleriyle yana açıyor. Sonra kibarca sağ dizini, sonra sol dizini koyuyor. Maşalllah! Maşallah! İki dizini aynı anda yere koyacak. Sen bir yap bakalım! Hah, şimdi git o oyuncuya da öğret, hadi bakalım!

* Diye diye bıktık: Akşemsettin hazretleri köseydi. Yani öyle gür, badem yağdan nasiplenmiş sakalları yoktu. Göbekli möbekli bir adamı, üstelik sakallı bir adamı Akşemsettin yaptınız. Hiç yoktan adam bir bakar, sakal yaptık, evliyanın sakalı nasıl olur diye. Bari adam gibi bir sakal yapsaydınız.

Fragmanlardan bu kadar! İsterseniz kaldırın diziyi, çünkü her şeyi size tek tek öğretemeyiz.

Not: Uygun bir ücrete yayın danışmanlığı yapabilirim.

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • Mümin MUNİS , 21/09/2013

    Elif Şafak’ın bir marifet ehli ve Mercan Dede’nin makam-ı aliyye’den bir mürşid-i kamil olmadığını kim iddia edebilir şu halde…

  • bana kimse öyle bir şey demedi! , 20/09/2013

    Abi bazen içimden yapın da görelim demek geliyor, ama arkasından hayır biz eleştirmeniz yaftası gelir diye korkuyorum, bu iyi şiir bu kötü şiir, bu iyi makale bu kötü makale, bu iyi film bu değil, bu iyi bu kötü, laf’tan öteye gidememektir, Fatih adına ne yaptınız, sorgulanmalı. Bilemiyorum bazen öteye geçilmeli sanırım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir