“Hayat bir rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim”
(C.Z.)
Uyuduğunuz uykulardan hiç uyanmamak istediniz mi? Neden?
***
Abdullah Karaca: Aslında rüyalarımın hiç birinden uyanmak istememiştim. Çünkü onu hangi sokakta kaybettiğimi hiçbir zaman bulamadım.
Feyza Yapıcı: Bu soruya iki yönlü cevap vereceğim. Zira hem uyuduğum uykulardan uyanmamayı hem de bir türlü uyanamadığım derin uykulardan uyanmayı istiyorum. Bazen uyuduğum uykulardan uyanmamak istiyorum, çünkü uyanırsam bir türlü kurtulamadığım zindanlarıma, bu zindanların azaplarına, yeniden döneceğim. Burada hissettiğim duygu derin bir “acz”iyet. Fakat aynı zamanda bir türlü uyanamadığım uykularım da var benim. Kolumu kanadımı kıran uykular… Bu uykulardan uyanamamanın duygusu da yine derin bir “acz”iyet….
Mehmet Raşit Küçükkürtül: Rüyalarım hakkında konuşmakta fazla temkinliyim. Acaba siz rüyalarımı açabileceğim bir kişi misiniz?
Zehra Başkan: Uyanmak istemediğim uykularım… Ne uykulara daldık şüphesiz, hâlâ da uykudayım, uyanmaktan acizim. Ancak şimdi uyanmak istemenin, en azından istemeyi istemenin safhasındayım. İstediğimi iddia etmeye gerek yok zihnimde o söz dolanıp dururken: “Sen hiç gerçekten istemedin ki dostum!”
Soru neden uyanmak istemediğimize dairdi değil mi? Bir rüyam var aklımda kalan. O rüyaya gidip neden uyanmak istemediğimi sormalıyım kendime, ancak beni duyacağını sanmıyorum kendimin çünkü ilk defa çok mutlu görünüyorum.
Davut Bayraklı: Bir keresinde bana olmuştu. Uyandığım zaman sol yanım çok acımıştı. Sonra bir kere daha oldu. O zaman da çok acı hissetmiştim. Sonra bir daha oldu ve yine aynı his. Sonra bir daha, bir daha ve hep aynı his. O zaman fark ettim ki insan dünyada elde edemediği ya da birlikte olmadığı bir şeyi hayalinde görürse, ona sahip olursa uyanmak istemiyor, uyanırsa da buna üzülüyor. Bazen tekrar yatıp acaba uyanmak istemediğim rüyaya kaldığım yerden devam edebilir miyim dediğim oldu. Belki inanmazsınız ama rüya kaldığı yerden devam etti. Ama bu kez de sonu hiç iyi bitmedi. Oysa ben sonunu böyle düşünmemiştim. Keşke ilk haliyle kalsaydı dedim ardından. Ama sonuç olarak insan keşke uyanmayacağım bir rüya görsem der. Her zaman der. Akıllıysa der. Demiyorsa, ya hayalleri yoktur, ya da aklı. Aklı olan bunu ister yani.
Bilal Can: Rüyalarımı pek hatırlamıyorum. Hatırladığım rüyalarım da oldu ama öyle hepten uyanmak istemediğim özellikle “ben bu rüyadan uyanmak istemiyorum” diye bir cümle kurdurtan bir rüya tutma seçeneğim olmadı. Olması gerekiyor muydu yoksa?
Ömer Ertürk: İnanmış insan, görmüş insandır. İnanmış olmak için, görmeyi ümit ederek uyuduğum uykulardan hiç uyanmak istemedim.
Esra Kurak: Bazen insan çok yoruluyor yaşamaktan. Her şeyin sarpa sardığı bir anda öyle güzel bir rüya görüyor ki… Biliyor, uyanırsa rüya bitecek. Her şey eski karmaşıklığında devam edecek. İşte bu yüzden uyanmak istemiyor.
Sündüz Elif Döşemetaş: Hiç uyanmak istemediğim rüyalarım oldu. Ya da tozpembe bir geleceğin, mutlu ve huzurlu tablolarının sergilendiği bir rüyamdan uyanmak istemediğim de oldu. Alarmın çalmasıyla hayatına veda eden serap kelebekleridir bana göre o rüyalar ve bu kelebeklerim yaşamasına sebep ise uyku. Kozası akşamüstü 21.00 civarlarında kurulur,
22-23 arası tırtıl olur ve saat gece yarısını geçince de çok güzel kanatlı renkleri cıvıl cıvıl bir kelebek uçuşur göz kapaklarımın önünde. Gerçekten de güzel soru, neden insan uyanmak istemez, hatta sıçrayıp uyandığı bir rüyadan kendisini adeta zorlarcasına devamını görebilmek için uyumak ister…
Bu soruyu hiç düşünmemiştim. Acziyet mi? Yoksa bir kaçış mı? Uyku; hayattan, insanlardan, yükümlü olunan her şeyden uzak olunan tek an. Her şeyin yolunda gittiği ve başrolünde kendisinin oynadığı kelebek serabı.
Gecenin bir vakti gördüğümüz rüyadan uyanmak istemiyoruz, neden mi? Çünkü elimizden hiçbir şey gelmiyor ve tek tutanağımız rüyalar oluyor.
Merve Kaya: Bilmem, hiç uyanmamak istedim mi? Ama uyanmak çok istedim. Çoğunluk, istedim. Çünkü “dünya koşuyorken yolun üstünde yatılmaz”dı.
Mehmet Bahadıroğlu: Çünkü gözlerimin tâ içine bakıyordu…
Emin Oyar: Uykudan uyanmama isteğinin en büyük sebebi rüyadır. Aslında uyumak değil, rüyayı görmeye devam etmek isteriz. Rüya gerçek olsun isteriz. Haliyle insanı bağlayan şey uyku değil rüyadır. Rüyanın en güzel yerinde uyandığımızda o rüyaya devam edebilmek için uyumaya çalışırız. Uyuyamazsak da hayal ederiz. Bazen gördüğümüz birkaç saniyelik rüya için senelerce uyumayı göze alabiliriz. Cevabı bir mesajla bağlayayım: Altı saatten fazla uyumak insana bir şey kazandırmaz.
Fatma Ekinci: Hep uyanmak istedim, derin olsa da uyku uyanmak istedim, çünkü bir söz vermiştim ezelde. Ve ölmeden önce uyanmak gerekiyordu. Zordu hayat denilen bu derin dipsiz kuyudan çıkıp, günahların diriliğinden sıyrılarak, yıpranmış tövbelerden vazgeçerek, samimiyeti kuşanmak, yol almak ve zordu huzuruna varıp nefes almak… Ama bir şey vardı, işte biliyoruz ki zorluğun ardında bir kolaylık vardı.
Seçil Yaren Kopuz:
“sana zorsa bırak yanayım
kolaysa esirgeme”
İstemedim. Bilakis; uyanmak istedim hep. İstedim diyorum da demekle kalıyor bu sanırım. İstedin de ne yaptın, ya da yetti mi bu? Yetmedi! Henüz cürmüm bu kadar, sadece fikredebiliyorum. Belki bir gün başarabilirim de bu gaflet uykusundan uyanmayı ve bir daha asla uyumamayı.
Büşra Turunç: Fikrimce uykuda değil miyiz hepimiz? Korku ve ümitle dolu bir uyanışı bekleyen… “Ölmeden evvel ölmek” gibi uyanmadan evvel uyanmayı düşleyen…
Serdar Kocabaş: Uyuduğum uykulardan uyanmak istemediğim tek bir uykum bile olmadı. İçimde hep bir ümitle yattım yatağa: Bu kez uyanmayacağım… Fakat şu yaşıma geldim ne yazık ki her gün uyanıyorum uykularımdan ve insanların arasına katılmak zorunda kalıyorum. Bundan daha fecisi ise kendi benimle bir hayat yaşamak zorunda kalıyor olmam.
Mustafa Çolak: Bekârken oluyordu soruda sorduğunuz gibi şeyler ama evlenince geçti. Demek ki bekârlıktan oluyormuş diye bir hükme vardım. Hem ben uyanmasam Feyzullah’ı sevemem ki! O zaman Feyzullah’ım ağlar…
11 Yorum