Kapı aralıkları, perde, kurşuni hava, pek az söz
Dağın yamaçlarına bakmayan yüzümüz ve deniz yok.
Sakın beni kaçkın sanmasın bu dünyadan kaçırılanlar
Yüzümüz yok bizim.
Yüzüyle bakar mı insan? Bakar dediydi benden öncekiler
Gene dedilerdi yüz olmayınca gözün görmekliği bir yaz avuntusudur,
Ya da sahte bir çardak serinliği!
Gürül gürül akmayan nehir, yuvarlanmayan taş, pek az ses
Nerede kaybolmuştuk son olarak?
Sakın beni ben sanmasın bu dünyadan “sanarak” geçen ve gidenler.
Sadece şu nehrin neden çağıldamadığını sorun etsinler
Ve bir ölü neden ses çıkartmaz bilsinler.
Ey saki! Şimdi sun kâseni, dudaklarımız dudaklığını bilsin ve kalbimiz
Henüz daha göremediğini!
Kapı zili, tokmak yahut, yılışık bir hava, sadece dua…
Mehmet Erikli
2 Yorum