akasya kokan istasyonlarda rastladım ona
çayır çimen sesiydi Türkçesi
güneş geçerdi içinden
kıpır kıpır bir parıltıydı
umursamayıp geçti çoğu ırmağı
uzun ince berrak akan bir ırmaktı sesi
atlarının üstünde uyuklayanlar
görmediler ne ırmağı ne Yunus çeşmesini
her şey öyle tazeydi ki türkülerde
içimdeki isteği uyandırdı yağan kar
tozar mıydı incecikten
Yusuf’un atıldığı kuyunun çevresine
düdenlerden getirdim sessizce
ilk adımda yağmur kokan Türkçeyi
gittim de bir geyiğin peşi sıra
rastladım gömleği yaz çiçeği Yunus’a
Ahmet Ada
(Deliler Teknesi, 36. Sayı)