Tapınakların günahkâr duvarları üzerine yemin olsun ki
Ben bu dünyanın çivisini bir nalburdan almadım
Zaten esnaflar da kapitalist değildi bu bir iddiaydı yapmayın
Tanzimat dediler lale devri dediler ve batı medeniyeti
Ben o kızları sevmekle meşguldüm orta ikide ve lisede
Evet, konuya geliyorum kusuruma bakmayın
Sonra bir ayin duyurusu gördüm beton elektrik direğinde
Ve felsefe üzerine derin dalış tüpleri satan bir dükkân reklamı
Cami duvarına yapıştırılmış film afişinde işeyen bir adam
Anladım ki bu sokaklarda artık kalbimiz lazım değil
Çıkarıp fırlatsam onu köşe başında önüme gelen ilk kişiye
Al desem, senin olsun içindekilerle beraber, ziyan etme
Bu güzel bir hanım efendi olabilir belki şanslı biriyim
Bunları düşündüğüm için gülüyor mudur kirâmen kâtibin
Sonra ben, bana fırlatılan koca bir taş olup başımı yardım
Dün gece ve önceki her gece aynalarda ben zikri çekip
Yarabbi şükür derse diye tükürmekten korktum aynaya
Sabahları nefsimi robdöşambr ile camlardan baktırdım
Filmler izledim şarkılar dinledim küfürler ettim kirlendim
Ben ve Yeşilçam, Yeşilçam ve para, para ve faniler
Bir Adile Naşit mesela ya da Ayha Nışık bir de Yadigâr Ejder
Babaanneme göre kemikleri kalmadı ama sanki hiç ölmediler
Sonra sordum, fanilik nasıl bir şey babaanne, de hele
Yunus fani miydi, ya da şu bizim Doktor Ahmet amca?
Dedemin sakalları ve dut ağacı balkondan göğe uzanan?
Ben de fani miyim babaanne anlat kara oğluna, kızma
Tapınak dediğime bakma sen, o kızları çok sevmiştim ondan
Böyle şeyler yalnızca filmlerde olur biliyorum ama
Sen bu dünyada yaşarken, nasıl inanmam ben babaanne
Senin fani olmadığına ve bir filmden daha güzel olduğuna
Sonrası yok, artık konuyu biliyorsunuz, kusuruma bakmayın.
Süleyman Salih
3 Yorum