ölüm bilgisi dersi

hiçbir tren kendinden geçmez çünkü onun bir kendisi yoktur

geç kalan saatler gibiyiz ellerimiz duasına yakın bir söz taşır

varlığına armağanlı bir çok cümle taşırız geceden hüzünlü

mesela güneş yarımızı ısıtırken üşüyen diğer yarımıza

acırız

küskün yaşamak metabolizmasında klorsuz

kireç tutmuş parmaklarımızdan yarasa ikircik

bir bütün payda gibiyiz aslında yaşamak umurumdur şimdi

güzel bir söz beslemek gibi zaman tuzlu

mesela

yoğrularak açılıyoruz kerpeten gibi tarladan

avucumuz ıslak bir yağmuru yutmuşuz

kar yağmış hasret tarlamıza bizim kesik yanımız

bir pıçak gibi derinden kavrayarak usulca

iliklerimize değin saplanırdı

yorgunluk bizi bir ankara sabahında yakalar

misal deriz kendi gök kubbemizi esirmiş gibi kavuşturan

ellerimizi yanağımıza asarak yürütürüz caddeleri

mesela deriz çünkü misal bulacak gücü bularak

kendimiz bir özneyiz yani yoğun bir iklimde kavuşmak

yaşamın bizim uzaktan yakın ihtimalini seçmektir

ve yaşamak gülmenin doruğunda ağlamayı sevmektir

ölüm bilgisi dersi sayfa elli üç hala yirmi beş yaşındayım

gözlerime kestirdiğim uzaklık bana nereden yakın

çağrı oldum kulaklarında hüznün büyüdüm ve

kendi çocukluğuma bir mezar bulamadım

çiçek getirdim sana bir ucu kesik hayat yoğunuz

acaip kinlenmişiz kendi hikâyemize avunarak

bir misali dillendirir gibi yapmışız ölüm bize ne yakın

ne de uzak bir masalı anımsar gibi biraz çehov

madde dokuz aradığınız cümlelerde biz zaten yokuz

şimdi bize kendi gülünç yaralarımızı anımsar gibi

yap diyecekler bu şehir zaten hep soğuk

acımasız hayallere boğuyor yaralı

kendimize saldırıyoruz şehirlerde

mesela ankara diyoruz ulus çıkmazında

ankara bizde hep heyecanlı bir bekleme gibi

belirgin düşüyor etrafımıza

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir