ı.
çarşı pazarı geçtik koşturmadan
nenesi ölen de biziz elinde nasır yeşeren de
şimdi sarılmalıydı köçer bir küçük kızın sarı saçları gibi
sarma cigara
yüreğimiz ki nemrut ateşi gibi büyür kim ibrahim ola
sanki yavaşında karar kılıyoruz tüm yansımalarımızın
bundan eminiz kendi görüntümüzü kırdığımızda
çatlayacak kışı anmayacağız diye sayfa
serin bağla düğümleri
düğümleri düğmelere düğüm düğüm düğümle
sonra üç ihlas ve felak oku
nas’ı sakın unutma
ben düğmesini düşürdüm zamanın
her geçen gün olduğum yaştan daha küçülüyorum
bu yüzden
küçülür insan her geçen gün biraz daha büyüdüğünde
sana kendi zamanımı kıracak kadar ispirto veriyorum
yoğun bulutları yakacak kadar misina
cümle alem:
bu cümlenin gidişatını kestiremiyorum şimdi
yorgunum anlatmaya
dünya üzerine şarkı söyleme cüreti göstermek için
soyup bıçakları teker teker bekliyorum
kınından acı ev ödevleri çıkıyor
hayat bilgisi kitabından yumurta kokusu
teli kırık bir keman gibi hüzünlüyüz
kibirli duramıyor saçlarımız bu yüzden
ıı.
yüzottuz kez dedim demeye gücüm kalmadı
insan kendini bilen bir özne olmalı mesela
bunun altı çizilmeli
çizilmeli soğuk sesimden tren geçen vapur geçen
sen geçen cümleler
yoksa mecali kalmayan esrar niçin merhameti sorar
kendi kahrından hangi gül daha çabuk solar
ben bir düşmanı gülüşünle yaktım
içimdeki caniler birden kendini öldürdü
hikayesini anlatırım yoğrulan duran ağrıyan
o kahramanın karakterini
çizmeye yeteneği olmayan dilim
kelimeyi hapsediyor ucuna
desem ki bu çıra yakmaz o sobayı
susuşum alevlendiriyor içimi
var mıdır hâlâ çıra ile yakan kendini
bilal can