Kendi Ağına Dolanmış Bir Örümceğin Kederi

Sırtım hep bıçak yarası…

Mutlu olma isteğinden vazgeçtim
İçim kendine sel, kendine kumpas
Yıkılmaya meyilliyim, bilinmesini istemem
Az kalsın ölüyorum derken ciddiydim

Kendime sapladığım her bıçağın yüzünde seni seyrediyorum
Bir daha diyorum bir daha, acı acının panzehiridir
Ve korkma, kaderdir, insan korkularına gebedir
İşte bağırıyorum içimde taşıdığım insanları
Gelecek gerilimdir, gelecek gerilimdir
Tırnaklarım ağrıyor, ağzım üşüyor, koyu bir acı
Dur burda, acıyı deşme, çünkü Leyla gecedir
Aşk çok odalı bir öykü, kendini kaybettiğin

İsterdim bir havarinin metanetini yaşamayı
İsterdim ölümün narin bir kar örtüsü olmasını
İsterdim bir töre bozanın gelip umudu fısıldamasını

Eğer açıyorsa mimozalar ocak ayında
Baharı göremeyecek demektir, sevinme

Sulhi Ceylan

Yedi İklim Dergisi, 336. sayı

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • Mecnun , 04/04/2018

    …çünkü leyla gecedir
    Ah bu kadar zor olmasaydı yüreğinde taşıdığını susmak, susmaya mahkum olmak.
    Mahkumluğun her günü hürriyeti arzulamak, kapılar açıldığında çıkıp gidememek,dört tarafı açık bir zindanda özgürlüğü arzulamakmış aşk,bile bile kendini ateşe atmakmış.

  • Bilmesendeolur , 02/04/2018

    Çünki sulhi tam ağlamak istediğim de yazı yayımlıyor. Mektupları beni bağlamıyor ama ızdırabıma değiyor. (Bazı) yazılarındaki sözcükleri zihnimde uçuşan ve kağıda dökmediğim hisslerimle tevafuk düşüyor. Biz yirminin otuza koştuğu yıllarımızı sulhinin kederiyle suluyoruz. Bu iyi bir şey değil ama şimdilik böyle.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir