Kaygan eller, sersemleşmiş surat
Niçin öper insanlar küflenmiş bir duvarı
Dedemin duvarları sapasağlamdı oysa
Şimdi ben dedemden değil sizlerden öğrendim
Sağlam duvarlar örmeyi hüzünlerimden
Her şey gibi mesafeler de mutedil olmalı
Boyası dökülen duvarla aramdaki mesafe
Ya da ayaklarınızla ayaklarım arasındaki
Ayak uydurmak için sevmeliyim sizi
Yürüyen merdivenin sağında beklemeli
Üstelik inenlere öncelik vermeliyim sevilmek için
Yine de gülüp eğlenmek
Yahut halı kenarındaki desenlerin mahcubiyeti
Ciddiyetin meyli var ahlaka
İş ciddiyeti, iş ahlakı ve işsizlik rakamları
Tekinsiz sokaklarımızda turuncu güven lambası
Bizi hayata bağlıyor
Çünkü hayatta olmak önemlidir
İsmini bir yıldıza veremeyen çocuklardan
Tepsiler gezdiriliyordu eski bir türküde
Artık bilumum mecralarda insanlık
Öküzün boynuzunda bir tepsiymiş dünya bir zamanlar
Şimdi dönerek uzaklaşmaktadır insanlık
Ekseninden kayarak
Derelerden alınıp değirmenlere verilirken karın tokluğum
Hınzır gezen çöllerin kumunu öğütür olmuşum
Bulunurdu oysa bağrında ulu kitaplar
Hüda-i nabit bir çiçeğin
Bilmezdi zaten Haydaroğlu
Kuzeyiyle güneyiyle yeni kıtayı
At üstünde avlak gezer belen aşar bük geçerdi
Varlık tohumları haykırdı kulaklarıma
Çayırlarda yalnız bir ağaçla gün sayıp
Zümrüt havayı kokladım
Kustum içimdeki eriyik taşları eteğine bir dağın
Rıdvan Güngör
3 Yorum