Reyhan Apartmanı’nda cesedine ulaşamadığımız çocuklara
bir artı bir eşittir iki
acaba yüce tanrı, büyük matematikçi leibniz’le ne kastetti?
bütün denklemler çözüldü dünyada, inandım
göğün ittiği nesneleri, yerin çektiği söylendi
hiç atmayan kalbi peygamber çiçeğinin, bir şaire verildi
şair: bütün meleklerin yüz çevirdiği emaneti
hüzünlü bir şarkı zanneden enayi
insanı insanda tartan bilir
taşıyamaz arşı taşıyan melekler, insanların etini
ne gök gözlü mâlik bildi, ne rıdvan tattı elemini
bir insana sırılsıklam aşık olmanın acısı
paha biçilemezdi
üzümün iradesini sirkeden yana kullanan
diğer herkes gibi, ben de alacaklı değil miyim?
kulaklarına kiraz takan meleklerden
onlar ki üşümek nedir bilmezken
arşın gölgesinde serinlerdi
benimse süzemiyor karaciğerlerim
kanımda dolaşan ifritleri
kaç tövbe sararttım, başaramadım
kaç tövbe eskittim
dizi ufalanmış pantolonlar gibi
kaç yetimin başını okşadım
kırk sabah ezanı kırk akşamüstü kırk ikindi
açlığın tadına varacakken bir sızı
kırk erbaini cebimden çıkardı
bir öksüzün bakışı
bir öksüzün bakışıyla devrilecek, varlık ağacı
bindiği dalı keserken sûr’a üfleyen melek
yaşıyor olmanın altında kalacak, ölüm meleği
maraş depreminde iki küçük kızına
ve karnı burnunda, gencecik karısına
ulaşamayan adamdan öğrendim
varlığın evi olan dilsizliği
ne leibniz anladı, yüce tanrının kastını
ne susmanın erdemini, kelimelerle anlatan şair
dili yok artık söylesin, göçük altında kalan meleklere
bir artı birin bir ettiğini
Bahadır Dadak
2 Yorum