ve bilemezsin ağıt yakan hangi kemik
karınca otağı toprakta uykuya kurulan cesetlerden.
ve göğün yanan eli tutmaktan güneşi,
altında çiçeğe bürünmüş ömrümün.
gölgelerin karanlıkta sessiz bekleyişleri,
doğrulur ışılı endamlarıyla başında bir yolun.
güneşi uyutan orman kolları,
saklar lütfunu ilkbaharın.
ve göremezsin! ufuk yaslı karanlığını indirir
penceresine, gözü yaşlı hazin bir akşamın.
bülbül narasını gül yaprağında bırakır,
konar kanadına bir yarasanın.
mor dağlar ardında âlemi dolaşır.
kölesi bir beyazın, tüm siyahlığıyla dipdiri
rüzgarlar ardında, siler saltanatını rengin.
göğün endişeli mavisi, tutunur yaprağına ağacın.
şu düşen yüzler gökten, saklanır ardına
kızlık gözyaşlarının altında boğulan suların.
gölgelerin erişilmez hayalinde
boynu bükük duruyor umutlar.
o dev gölgeler,
izliyor aynada korkulu gözlerle
savrulan köpük köpük yokluğunu,
yas dağının zirvesinde.
İbrahim Hakkı Öztürk