ben hep dişi olduğuna inandım evrenin
dünyanın yalnız canı istediği zaman döndüğüne
dipten yükselen mercan kaleleri
ve ağzı yaşam kokan hayvan fosilleriyle
bu gökyüzü bana isimsiz kuşlar bağışladı
dut yaprağına dönüşen bir ipek böceğiydin sen
kozanı kendi sıkıntılarından ördün
saçlarınla beraber döküldü yıldızlar
koynunda ay kırıntıları, incir kabukları
ayak seslerinde duydum içinde yürüyen ormanı
kendime kazalar, kazılar yaptım yokluğundan
şimdi ne zaman seni düşünsem
kandahar’a gitmiş gibi oluyorum
bir pazar kuruluyor kalbimin orta yerine
ve bütün boşluğu dolduruyor çingene sesleri
her şey geçer de
geçmez hayatın ameliyat izleri
artık küçücük bir rüya var seninle aramızda
ağlamaktan insan kalmadı içimde
çıkma sevdiğim çıkma
çiçek ağacına
Gökhan Arslan
1 Yorum