I.
delirmiş atlar kovalıyordu nallarımı,
suskunluktu ölüm değilse, kaçmıyordum
alazında içimin tortularını saygıyla eriten
cam fanuslar içinde bir can kesiği
ve varsa adına mahkumiyet denecek tek şey
hayalimde apansız beliren
gözlerindi
bilmezsin ben
ne ölümlerden döndüm adını savunurken
adını savunurken
bin atlı geçti önümden
korktum, sen yoktun
katrana zifiri tanıtan bir heceydi yokluğun
göğü unutamayan otlaklarda
güneşe hasret şebnemler ağlardı
abis bir karanlığın habis hücrelerinde
bilmezsin,
ne günler ağardı
vurulmuş atlar kovalıyordu nallarımı,
yorgunluktu kibir değilse, kaçmıyordum
sensizliğin delişmen sultasında
mümkünse mümkünleri mümkün kılmak
ve varsa adına hürriyet denecek tek şey
gözlerimde apansız beliren
hayalindi
bilmezsin ben
ne topraklar yuttum hayalinle avunurken
hayalinle avunurken
bin atlı geçti önümden
korktum, sen yoktun
yokluğun gecelerden bir geceydi
güney yarım küresinde cihanın
bilmezsin,
haziranın yirmi biriydi
II.
sensiz bir vahşiyim ben, bir canavar
tuzak olur bana kendi ördüğüm ağlar
bir diyar bulursun sen bana dizinin dibinde
bir köprü kurarsın kirpiklerinden
acırım ziyan olan merhametine bir hayli
sensiz bir canavarım ben, bir vahşi
fakat ıslaha teslim aldı beni bir yangın
sen gülünce tüm ölmüşlere eyyam-ı cihansın
tenhalarda aradım seni alnın gibi geniş
aynalara ağladım görmeden kendimi
izbelerden geçtim kirpiklerin hatırına
nice ağulardan aş ettim
panzehrini gülüşünden alan
destursuz yolcu olmanın cezasını kestiğinde yollar
neuzubillah! öldüm sandım sana kavuşamadan
güldün, bilmeden gülüşlerinin tesirini.
bilmezsin ya sen gülünce yanıyor gaz lambasının fitili.
sen gülünce gün vuruyor kara bakışlı çatılara.
sen gülünce kavuşuyor sırrına aynalar,
ağacın çiçeğine şaşılmaz;
pervazlar çiçeğe duruyor sen gülünce
varsın nar çiçeği narına yansın,
sen gülünce tüm doğmuşlara encam-ı cihansın
sana murabıt yolumu kesen aynalar,
saplandığım mâlihulyâ
ve yangınlarından arta kaldığım küller de bilir;
gülüşünden neşet eden gök hakkı için
korudum bahçeni, kıskandığım dikenlerden
ve sevdan aklımı aldığından beridir
halel getirmedim aşka ve umuda
dirildim aşkınla piştiğim zulümlerden
euzubillah! senle gelen kutlu hayata
III.
ay, incecik bir hilalken çıktım yola
sağıma soluma bakmadan geçtim, ki hiç yapmam
her gece döktüm içimi ay denilen dosta
tam on dört gün sürdü sade sokağının tarifi
ben anlattım, ay doldu,
ben anlattım, ay doldu
hıçkıran içli bir çocuk gibi
bilirim çoktur âşığın
ve sana düzülen methiyeler boşa değil
fakat senin dolunay sandığın,
bir bilsen gerçekte nedir
sevdiğim, artık itiraf vakti
biliriz aya en yakın görünen yıldız bile ne uzakta.
işte böylece bil ki
yazdığım bunca şiirler sana
o berceste mısra ki kadrajda yarım kalan
ve yüreğimde eritmedik yer bırakmayan
bu amade sır
kalmasın artık nihan
serden geçmişim,
korkum yok kınamalardan
varacaksa sana tek bir satır
varsın anlasın cümle cihan
ömrümün tiradı oldu seninle söyleşmelerim
lâkin bir yerde kurumalı şairin mürekkebi
ya şair olacaksın ya öleceksin dediler
şairler de pek yaşarmış gibi
ey adını nefes ettiğim!
korkma ölmedim,
ve bitmedi sana söyleyeceklerim…
Seda Nur Varol
4 Yorum