üç ana renk vardı ışıl ışıl
güllerin içinden gittin karanfili seçtin
dilinde bir yalan dünya türküsü
dilinde bir yarım kalmışlık türküsü hep kan çektin
taşları kitaplardan mürekkep bir kuyudan
belki dedin, o zaman
belki sadece suyun rengini alan
üç ana renk vardır kanlı bıçaklı
hiç unutmuyorum
28 teşrin-i evvel, bahçıvan mehmet çıkmazı
-güneşi götüren bir kamyon
-betonu çeviren bir hologram
-yutongların cenabet kimyası
yıktılar işte
yıktılar ki müstakil bir eve benziyordu gölgen
bahçende küstümçiçekleri aya karşı
artık ve yalınkılıç bir müteahhit
ablak suratıyla gülümsüyor şimdi
ve şahit yazacaklar diye kadınlar, korkuyorlar
her şeyden arda kalan kum yığınları
her şeyden arda kalan kum yığınları
artık ve yalınayak
bazı kiremitler ve çocuklar
onları bir dağ zannediyorlar
üç ana renk vardı en kahpeleri kırmızı
dünyanın renkleri dediler, küfrüyle mücella bana göre
bu kadar insan, bu kadar el yazması
birlik olup, noktayla virgül
kalemini kırdılar işte
artık ve yarıçıplak
artıkla beslenen şair takımı
-kiminin gömleği kanlı
-kiminin huyu mavi
-kiminin adı kırmızı
hiç unutmuyorum
su varsa bir gün hayat var dedin
suvarsa bir kadını bir köpek-kahrolsun hayat
gittin kan çektin o kuyudan, ayrılık çeşmesi
üç ana renk vardı en afilisi mavi
topluma karışasın diye annen
tuttu sarıya nikahladı
öyleyse gözlerin
adı sanı unutulmuş, karanlık bir yeşilin tonu olarak
bir gradient geçişte saklı
üç ana renk vardı en turuncuları sarı
hiç unutmuyorum -hiç evin olmadı-
menat’ları yıktın, atargatis’leri ve uzza’ları
akabe’yi geç o zaman, mina’ya, mina’ya doğru
kokusundan tanırsın bütün günahları
üç ana renk vardı
-allahümme lebbeyk
olan biteni gördün kınına girişi gibi kılıcın
ödenmeden cürüm bedeli küçük günahların
sen zaten oradaydın
beline kadar toprağa gömdüler o cennetlik kadını
üç ana renk vardı
gittin içinden siyahı seçtin
“’günler ağır dedin zaten giderek ve daha”
her gün değirmi bir taş topluyorsun beytullah’a
örsün diye kalbinin mahfillerini bu kısır döngü
sen ki yalnız yaşadın, yalnız ölüyorsun
ey çınlayan kulağı gıfâr kabilesinin
sen ki güllerin içinden karanfili seçtin
ayıkla şimdi pirincin taşını at şeytana
Bahadır Dadak
2 Yorum