Söyleşi: “Siyahi saat satıcıları Usain Bolt gibiler, ekiplerimiz yakalayamıyor.”

Daha önce bir seyyar satıcı ile söyleşi yapmıştık. Konuya tam vakıf olmak ve büyük resmi görebilmek adına şimdi de Zabıta Tedbir Müdürlüğü’nde Yıkım Amiri olarak görev yapan Oğuzhan Bayraktaroğlu konuştuk. İşte zabıtaların dünyası…

***

Öncelikle sizi tanıyalım…

Adım Oğuzhan Bayraktaroğlu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı’nda 1998 yılında zabıta memuru olarak görevime başladım. Şimdi ise Zabıta Tedbir Müdürlüğü’nde Yıkım Amiriyim. Evli ve 3 çocuk babasıyım.

Bu mesleği neden seçtiniz, özel bir sebebi var mı?

İşe girmeden önce İSKİ güvenlik, polislik ve zabıta memurluklarına başvurmuştum. Bu tercihler sonrası zabıta memuru olarak iş hayatıma başladım. Yani özel bir sebebi yok. Nasibimiz buradaymış. Gerçi bu mesleğe girdikten üç ay sonra polis teşkilatından çağrıldım ama gitmedim.

Seyyar satıcılar ile aranız nasıl?

Seyyar satıcılar ile aramız pek de iyi değil ve iyi olmaması lazım. Bu mesleğimizin konumu gereği. Yoksa ‘O bu işi yapıyor, şu başka bir iş yapıyor’ diyerek onları pasif gördüğümüzden değil. Ama mesleğimiz gereği ünsiyet kurmamamız lazım. Yani duygusal bir bağımız yok anlayacağınız.

İşportacılar sizden çekiniyor, siz kimden çekiniyorsunuz?

Evet, bizden çekiniyorlar. Sonuçta onlar da kendi ekmeğini kazanma derdinde. Kimi balıkçılık yapıyor, kimi tatlı satıyor, kimi pantolon-mont satıyor vs… Seyyar satıcıların yapmış olduğu etik değil. Esnaflarımız devlete vergi öderken diğer seyyar satıcı arkadaşlarımız da hemen hemen aynı işi yapıp vergi vermeden kazanç elde ediyor. Ama bizim o kadar da kimseden çekincemiz yok yani. Görevimizi yapıyoruz.

Mesleğinizin zorlukları nelerdir?

Seyyar satıcılar ekmek paralarını çıkarmak için elbise, gıda gibi çeşitli şeyler satıyorlar. Bu yasadışı olayı engellemek için onlara müdahale ettiğimiz zaman tezgâhlarını kaptırmamak adına bazen bıçak çekiyor, satırla kovalıyorlar. Sürekli bir münakaşa içindeyiz anlayacağınız.

Hiç seyyar pilavcıdan pilav yediğiniz oldu mu?

Bugüne kadar seyyarlardan hiçbir şey almadım. Ne pilav, ne simit, ne tatlı, ne de herhangi bir şey. Sürekli görüyoruz aslında onları. Bazıları tozlu yerlerde, egzoz dumanlarının arasında satış yapıyorlar. Bu da sağlık için çok zararlı. Bundan dolayı hiç almadım.

Lakin biz size seyyar pilavcıdan selamlar getirdik. Ve size seyyar pilavı şiddetle öneririz.

Aleyküm selam (Gülümsüyor…) Sağlıklı olduğu aşikârsa belki yerim, belli olmaz.

Zabıta araçlarının sirenleri çaldığında kendinizi polis gibi hissediyor musunuz?

Daha önce de belirtmiştim. Polisliği seçtim, ama nasibimiz değilmiş. Siren sesini buradan duymak varmış. Ama o hisse kapılmıyorum.

Uğur Dündar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Tamamen şova dönük bir programcı. Hiçbir programını tasdik etmiyorum. Bence hepsi asparagas.

Yasal olmayan pankartların hali ne olacak?

Pankartlarla alakalı bizim İlan ve Reklam Müdürlüğü’müz var. Gerekli işlemleri oradaki arkadaşlarımız yürütüyor. Yasal olmayan pankart sahiplerine önce tebligat gönderiyoruz, aynı şekilde devam ederse zabıta ekiplerimizce indiriliyor.

Duvar yazıları sanat mıdır, değil midir?

İlgili birimlerden gerekli izinler alındığı sürece sanattır. Bu yazıları yazan arkadaşlar şöyle düşünüyor: “Duvara yazı yazmak için de mi izin alacağım?” Ama her gelen insan dilediği fikri duvarlara yazarsa karışıklık olur. Bazıları işi siyasete döker, bazıları okul bilgilerini yazar, bazıları da değişik değişik şeyler yazar. Bunların hepsini bir duvara yazarsan sanat olmaz, anlam kargaşası olur.

Zabıtalara boya badana dersi veriyorlar mı?

Fen İşleri Müdürlüğü’ndeki arkadaşlarımız gereğini yapıyorlar, direk dalıyorlar.

Hiç zabıtaları zapt etme durumunuz oldu mu?

Bazen gergin bir atmosferin içinde kendimizi bulabiliyoruz. Sabır bu konuda çok önemli bizim için. Sinirlerine hâkim olamayanlarımız oluyor ve bunları zapt etmek bizlere düşüyor.

Meslek hayatınızda başınızdan geçen en ilginç ya da komik olay?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İBB Başkanlığı döneminde ben daha üç aylık memurum. Uzun boylu olduğumuzdan beni ve bir arkadaşımı Taksim’e götüreceklerdi tören için. Çelenk koyacaktık. Meydan çok kalabalık, her yerde kameralar var. Herkes bize bakıyordu. Çelenk koymanın bile prosedürü var ve biz daha yeni memur olduğumuz için bilmiyorduk. Vali Bey çelengi bıraktı, sıra bize geldi ama biz nereye bırakacağımızı bilmiyorduk. Sağa mı sola mı bırakacağız diye bakıyorduk. O sıra Recep Tayyip Erdoğan bize çelengi nasıl yerleştireceğimizi tarif etti. Çelengi bıraktıktan sonra selam verme faslını da atlattık. Sonrasında başkanımız bizi çağırdı ve Beşiktaş inzibatta bir haftalık çelenk yerleştirme eğitimine gönderdi. Eğitimi o kadar sağlam aldık ki 10 yıl boyunca çelenk görevinden kurtulamadık, bizden başkasına o görevi vermedi.

Size en çok zorluk çıkaran seyyar satıcı?

Son zamanlarda herkesin pek bilmediği bir durum var: Seyyar görünümlü uyuşturucu satıcıları. Kendileri de o lanet maddeyi kullandıkları için kafaları yerinde değil ve biz müdahale ettiğimiz vakit silah, bıçak hatta balta bile çekiyorlar. Ama bunlara rağmen mücadeleye devam ediyoruz.

Dükkânların önünden kaldırdığınız sandalyeleri ne yapıyorsunuz?

Bizim Emlak Müdürlüklerimizin belirlediği sınırlar var. O sınırları aşanlara önce tebligat çekiyoruz, devam ederse masa ve sandalyelere el koyuyoruz. Emlak Müdürlüklerimiz tarafından kullanılan depolarımız var, bunları orada tutuyoruz. Bu durumdan cezayı alan kişi belli bir süre içinde tekrar aynı cezayı alırsa depo cezası da kesiyoruz.

Siyahi saat satıcıları kaçtığında yakalayabiliyor musunuz?

Onlar en masum seyyar satıcı ama kaçınca o masumluk kalmıyor. Usain Bolt gibiler, ekiplerimiz yakalayamıyor.

Korsan kitaba dokunmayın be abi..!

Bizden çok Emniyet Müdürlüğü dokunuyor. Biz de dokunuyoruz ama genel olarak Emniyet’te iş bitiyor. Oraya seslenin (Gülümsüyor…)

Yollarda veya kaldırımlarda bulunan dilenciler ile mücadeleniz ne zaman biter?

Öncelikle kanunlardaki boşluk meselesi çözülmeli. Genelde Ramazan ayı ya da diğer dini günlerimizi değerlendiren bu teşkilat -artık teşkilattan farkları olmadığı için dedim bunu- hızını aldı gidiyor. Bu arkadaşları yakalıyoruz ve üzerindeki paraları toplayıp Kabahatler Kanunu’na göre tutanak tutup serbest bırakıyoruz. Onlar da tekrar çıkıp aynı işi yapıyor. Böyle olduğu için mücadelemiz bitmez.

Cadde, sokak, park ve meydanlarda mevzuata ve sağlık şartlarına aykırı olarak satış yapan seyyar satıcıları men etmek sizin birincil göreviniz diyebiliriz. Biraz empati kuralım… Eğer zabıta değil de bir seyyar satıcı olsaydınız, zabıtalara olan bakış açınız sıradan olur muydu yoksa zabıtalara hak verip yasal bir işe mi başlardınız?

Hiç öyle bir şey düşünmedim daha önceden. Yani seyyar satıcı olsaydım eğer belediyenin izin verdiği seyyar satıcılardan biri olurdum zabıtalarla uğraşmamak için. Kimse seyyar satıcı olmak istemez ama ekonomik durum bunu gerektiriyorsa bile artık belediyelerimiz bu konuda yardımcı oluyor. Öyle bir durumda olsaydım bu fırsatı değerlendirirdim. Çünkü etik olmayan bir seyyar satıcı olursam zabıtalar ile aramda çıkacak olan her duruma katlanmak zorunda kalırdım. Bunu da iki taraf istemez bence.

Gecekondular var bir de? Hiç yıkıma gittiniz mi? Neler hissettiniz?

Altyapı sıkıntısından doğan bu sorunu kökten çözmek meclisin işi. İçinde insanların yaşam mücadelesi verdiği evlerin yıkılışını izlemek kötü bir şey. Ama biz de emredileni yerine getiriyoruz. Biz de istemeyiz bir evin yıkılmasını ama tapusuz bir evde oturuyorsan her an böyle bir durumla karşı karşıya kalabilirsin. Devletin bu konuda tapu vermesi gerekiyorsa versin veremiyorsa da buradaki kardeşlerimize yardımda bulunsun. Her şey siyasi değil bu konuda.

Edebifikir okuyucuları için bir şey söylemek ister misiniz?

Herkes bulunduğu dalda en iyisini yapmak zorunda. Yaptığınız öncelikle örnek bir şey. Halkla sürekli iç içe olan insanlarla söyleşi yapıyorsunuz. Okuyucuların da böyle değişik okumalara ihtiyacı varmış demek ki. En sevdikleri şey ne ise o alanda ilerlesinler ama çalışmayı ve okumayı asla bırakmasınlar. Ülkenin okumuş fertlere ihtiyacı var.

 

Söyleşiyi gerçekleştiren: Adem Suvağcı

DİĞER YAZILAR

5 Yorum

  • meraklı , 12/01/2018

    Adem kardeş tebrik ederim. Yüregine sağlık. Devamı gelsin mutlaka.

  • mahalle sakini , 12/01/2018

    Dükkanların önünden masa, sandalyelerin kaldırılması gibi bir vazifeleri varmış zabıtaların. Enteresan! O zaman demek ki bizim memlekette zabıtaları bağlayıp masa sandalyeleri salıvermişler sokağa..😊

  • Raşit aktay , 10/01/2018

    Duvar yazısı sanat mıdır sorusu da güzelmiş

  • a.b , 09/01/2018

    Çok iyi ettiniz bu roportajla.

  • Engellektüel , 09/01/2018

    Seyyar satıcıdan sonra zabıta demek… Ortalık karışmasa iyidir…

Engellektüel için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir