Gel Yetiş

Kesret içre bir aceb sahrâya düştüm gel yetiş
Abı yok tûfânı çok deryâya düştüm gel yetiş

Bu âdem oğlanları bağrım kebâb etti benim
Kerbelâ cengi gibi gavgâya düştüm gel yetiş

Ey habibim nur-ı veçhin arzedip güldür meni
Dehr elinden bir kuru da’vaya düştüm gel yetiş

Bilmezem kimden kime şekvâ edem bu gönlümü
“La”yı gördüm fırkat-i illâya düştüm gel yetiş

İşbu dehrin devletinin cümlesi nakşî hayal
Nakş-ı nakkâşındaki sevdâya düştüm gel yetiş

Kangı güle andelîb oldumsa gördüm hâr olur
Bir vefâsız sözleri hercâya düştüm gel yetiş

Bu âdem oğlanları bu âlemin hammâlıdır
İbret ile seyredip hülyâya düştüm gel yetiş

Âdem olanlar bu âlem halkının sultânıdır
Merhamet kıl nice yüz bin pâye düştüm gel yetiş

Kamil insan Pîr-i Sâmî hazretini bulmuşam
Sâlih’em Mecnûn-sıfat Leylâ’ya düştüm gel yetiş

Salih Baba


SÖZLÜK

kesret: Çokluk, bolluk, ziyadelik
sahra: çöl
âb: Su
nûr-ı vech: Yüz nuru
dehr: 1. Dünya 2. Zaman, devir
şekvâ: Şikâyet, sızlanma, hoşnutsuzluk
firkat-i illa: Allah’tan ayrılık
andelib: Bülbül
hâr: Diken
hercâ: Her yer; birbirini tutmayan
pây: 1. Ayak 2. Kök, dip


 

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir