Çanakkale muharebelerinin üzerinden kocaman bir asır geçti. Ancak günümüz coğrafyasında olsun, uluslararası ilişkilerde olsun, bu savaşın etkilerinin halen devam ettiğini görmek mümkün. Öyle ki o günden bu güne kahraman gazilerimizin sinelerinden, yaralı annelerin yüreklerinden onlarca türkü yakıldı; şairlerin dizeleri, bir o kadar destan ve şiirle kuşaktan kuşağa okundu, söylendi. Tüm bunların ötesinde sayısız diyebileceğimiz eserler, tezler yazıldı; film ve belgeseller çekildi. Düşündüğümüzde bunun hiç de şaşılacak bir durum olmadığını görebiliriz. Zira sebepleri ve sonuçlarıyla, üzerinde cereyan ettiği toprak parçasının jeopolitik önemi ve düşman kuvvetlerinin devasa varlığıyla, milletimiz hafızasında böylesine derin izler bırakan bir hadisenin değerlendirmesi yapıldığında, malum durumun aksi düşünülemezdi. Hele ki söz konusu, “cihanın hâkimi” hitabından, “hasta adam” yaftasına muhatap olan hisli milletimizse…
Sadeddin Özgür, Çanakkale Savaşı hakkında uzun yıllar araştırmalar yapmış, çalışmalarda bulunmuş, bu eşine az rastlanır destanı unutmamak, gelecek kuşaklara unutturmamak adına tüm zamanını vakfetmiş bir isim. Yakın zamanda Mostar Yayınları’ndan çıkan “Siperden Sipere Çanakkale” kitabı, yazarın takdir edilesi niyetinin ve emeğinin güzel bir meyvesi. Eser, “Bir Çanakkale Destanı” alt başlığıyla da vurgulanmak istendiği üzere, savaştaki insanüstü gayretin, kahramanlık ve metanetin, tarihimizin kutlu sayfalarında yerini almış bu hadise çerçevesinde okuyucuya aktarıldığının ifadesi.
Özgür, kitabın önsözünde, eserin vücuda getirilişindeki amacı şu sözlerle anlatıyor: “Bu eserde, vefakâr bir kuşağın hissiyatı dile getirildi. O kahraman nesil Çanakkale’de ölüme ve ölüye ne gözle bakmış, şehadeti nasıl karşılamış; o Mehmetçiğin, kendilerini yok etmeye, öldürmeye gelen düşmana muamelesi ne olmuş, düşmanın yaralısına, esirine nasıl davranmış; günümüz insanı bilsin, hatırlasın ve hatırlatsın istedik. Diğer yandan, yedi düvelden toplanıp getirilen Haçlı ordularının askerlerinin durumu, tavırları ve halet-i ruhiyeleri okunsun ve bilinsin istedik. Bu eseri okuyunca aradaki farkı hayretle görecek, Çanakkale’de dökülen kanların, verilen canların ehemmiyetini bir kez daha idrak edeceksiniz. Çanakkale kahramanlarına daha bir saygı duyacak, o kahramanların kimler için ve ne için öldüklerini, öldürdüklerini daha iyi anlayacaksınız.”
Konuyla alakalı geniş bir arşiv taramasının başarılı bir sonucu olan eser, öne çıkan iki özelliğiyle değerlendirilmeyi ayrıca hak ediyor: Bunlardan ilki, birincil kaynak mesabesindeki savaş günlüklerinin, hatıra defterlerinin ve resmî kayıtların ışığında konuyla alakalı birtakım tartışmalı meseleler üzerinde durulması. Bu bağlamda adları geçen kişiler ve olaylar, dipnotlarla belirtiliyor, akıcı bir üslupla ve ilginç ayrıntılarla okuyucu bilgilendiriliyor.
Diğer bir husus ise, eserden faydalanılması açısından önemli… Şöyle ki; yapılan başlıklandırmalar sayesinde konu bütünlüğüne riayet edilmesi, olayların anlaşılması ve akılda kalıcılığı yönünde isabetli bir uygulama. Böylelikle farklı kişilerin anılarında aynı olayın değişik ifadelerle yer alması, rahatlıkla gözlemlenebilir bir hal alıyor. Son olarak, kitaba değer katan iki cepheli anlatım, ancak farklı kaynaklardan elde edilebilecek bilgilerin, tek bir kapak altında toplanıldığını gösteriyor. Savaşın sadece bizim gözümüzle anlatımından öte, düşman cephesinden de birçok anıyla aktarımı, eserin yapısını zenginleştiren hususların başında değerlendirilebilir. “Siperden Sipere Çanakkale”, bir asır sonrası bizleri, koca bir destanın izinde gün gün, saat saat kutlu bir yolculuğa davet ediyor.
Cüneyt Dal