Sorunun Acıttığıdır

 

Bazı sıradan sorular yazgıyla ortaklaşa hareket edince ortaya vahim acılar çıkarır.

İkindi vaktiydi. Terasa kurduğu hamakta gözlerini açmaya çalıştı. Yüzünü buruşturdu. Ağzı kupkuruydu ve dün akşam içtiği biraların iğrenç tadı damağına yapışmıştı. Dudaklarını diliyle ıslattı. Hafiften doğruldu, gözlerindeki çapakları temizledi. Güvercin yuvasına baktı, kuluçkaya yatan güvercin yoktu yerinde. Umursamadı. Karnı oldukça acıkmıştı. Yere bakındı, terliğinin tekini ayağına geçirdi, diğerini ise bulamadı. Kim bilir nereye koymuştu. Topallayarak ağır ağır mutfağa indi.

Mutfağın hâli berbattı. Tezgâhın tamamını kaplayan bulaşıklar, boş sigara ve cips paketleri, devrilmiş bira şişeleri, çöpten dışarı çıkan ağır bir kül kokusu… Midesi bulandı. Kusmak için tuvalete gitti, kusamadı. Kusacak bir şey yoktu midesinde. Yüzünü yıkadı, iyice serinledi. Aynaya baktı; gözlerinin altı çökmüş, yüzü süzülmüştü. Dün akşamı hatırlamaya çalıştı, başaramadı. Biraz nefeslenmek için odasına geçti.

Kendini yatağa bıraktı. Yanındaki yastığa baktı, gülümsedi. Yastığı koklamaya çalıştı gözlerini yumarak. Sonra tekrar gülümsedi. Kaç gündür evden çıkmamıştı. Çok güzel vakit geçirdiğini düşünüyordu. Telefonlara bakmıyor, işe gitmiyor, hayata kendince biraz farklı bir yerden bakıyordu. Bunları tekrar düşününce keyiflendi.

Sehpaya uzanarak kumandayı ve sigara paketini aldı. Sigarasını yaktı. Bir elini başının altına koydu ve televizyonu açtı. “… eveeet, şimdi bir çay kaşığı daha pul biber ekledikten sonra…”, “…Bu dönemde çiftleşmeye sıcak bakmayan dişi aslanlar, kısa bir süre…”, “… Ergenekon soruşturmasını yürüten savcı, endişelenecek bir durumun olmadığından ve tutukluların durumunun…”, “…Yankıları hâlâ sürüyor.” Ekranda geçen görüntülere iyice odaklandı, çünkü gördüğü yerler çok tanıdıktı. “Esenler Karabayır mevkiinde dün öğle saatlerinde meydana gelen patlamada yaralanarak Esenler Devlet Hastanesi’nde yoğun bakıma kaldırılan C. Y. yaşama daha fazla tutunamayarak hayatını kaybetti. Olay yeri incelemesini bizzat denetleyen vali, durumun henüz açıklığa kavuşmadığını ancak çok kısa bir süre içinde incelemelerin…”

Aceleyle ayağa kalktı, telefonunu eline aldı. On sekiz cevapsız arama vardı abisinden. Eli titremeye başladı. Abisini aradı. Telefondan gelen her dıt sesinde yüreği yerinden çıkacak gibi oluyor, göğsü daralıyordu. Sonunda abisi telefonu açtı. Arkadan hıçkırıklar, bağırışlar geliyordu.

Neredesin olum sen, neredesin!

Vücudunda derman kalmadı, olduğu yere çöktü. Telefon elinden kaydı düştü. Ben ne bileyim ki ben, ne bileyim, diye sayıklandı. Ellerini başının arasına aldı, hıçkırıklara boğularak ağlamaya başladı. Yaşadığı derin acı ve “Neredesin?” sorusu, ömür boyu göğsünde kötü bir anı olarak ağırlık yaptı.

 

 

 

Edebifikir

 

 

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir