Nöropsikoloji Kliniği

Yıl: 2246 

Yer: Philadelphia

George, son zamanlarda kendini kötü hissetmeye başladı. Bazı şeyler istediği gibi gitmiyor. Tarif edilemez bir huzursuzluk. İstediği anda gülemiyor yahut saklayamıyor hislerini. Uzun zamandır görmediği annesiyle telefon görüşmesi yaptığı sırada tıpkı İspanyollar gibi duygularını kontrol edemediğini hissetti. İspanyol bir ataya sahip olduğu tabiî ki sadece bir söylenti. George gibi bir asilzadenin kendini nispet edebileceği bir kökünün olduğunu kim iddia edebilir ki… Kod 421. Bu kadar. Daha fazlası yok. Asilzadelikte üst sınır aile köklerine dair herhangi bir verinin olmaması. Aslında komik bir şey ama… Neyse…

Çok değil daha birkaç gün önce kendini saçma sapan bir dijital arşivi kurcalarken buldu George. Neredeyse 250 yıllık bir arşiv… 2000’li yıllara ait o dönemin meşhur sosyal medya kanalı Youtube videolarını izlerken hissettiklerinin hiçbir açıklaması yok. Veya dönemin ABD başkanı Donald Trump’ın yine dönemin meşhur bir başka uygulaması Tweeter’dan attığı mesajları aslında hangi duygularla okuduğunu bilmiyor. 2001 yılında World Trade Center’a iki uçak kamikaze dalışı yaparken, ulusal güvenlik sisteminin istihbarat ağından bu saldırının nasıl olup da kaçtığını anlamlandıramıyor. İspanyollardan yayılan gericilik rüzgârının kendini de etkilemiş olması ihtimal dâhilinde…

Ha İspanyollar demişken orası tam bir facia. Her şey boğa güreşleri yüzünden oldu. Bir boğanın böyle bir sonuç doğuracağını tahmin edemezlerdi gerçekten. Geçen yıl İspanya Gırnata’da iktidara karşı başlayan isyan hareketleri henüz bastırılamadı. İnsanlar gerçekten tuhaf varlıklar. Her şeyi ne kadar mükemmel planlamış olursanız olun, hiç beklemediğiniz bir yerden patlak verebiliyor bazı şeyler. Öyle oldu… İnsanların hayat alanlarında yapay zekâ ile müdahale edilmedik  alan kalmamışken, boğa güreşlerinin de yapay zekâ tarafından kurgulanacağına yönelik çıkan haberler, geniş çaplı protestoları tetikledi. Bu söylentiler dolaşırken İspanyol Dijital Devi, Classico La İmperia, alternatif boğa güreşleri kurgusunu tamamladığını ve deneme sürümünü yakında yayınlayacağını açıklaması bardağı taşıran son damla oldu.

İşte, ne kadar gelişirseniz gelişin, büyük büyük dedelerinizden miras kalan primitif beyninizin nöron kıvrımları arasında müdahale edilemeyen, değiştirilemeyen bir yer kalıyor. Boğa güreşine dair tutku bir türlü değiştirilemedi. Evet, belki de haklıydılar, her yere müdahale edilebilirdi ama boğa güreşlerine asla… Sonuçta varlıklarını bir boğa imgesine borçluydular. Zeus, bir boğa kılığına girip Europa’yı kaçırmasaydı, sonra Europa Zeus’un sırtından şimdi Avrupa olarak anılan topraklara düşmeseydi. Saydı, şeydi uzun hikâye işte. Öyle ya da böyle “Varlığımız bir boğayla başladı yok oluşumuza da boğalar sebep olacak” diyenler bir hayli fazla şimdilerde.

Söyledikleri gibi de olacak sanırım. Ateş bir türlü sönmüyor. Müdahalenin haklılığını ispatlamak için geçmişin dijital kayıtları gün yüzüne çıkarıldı ve ne yazık ki hiç beklenmeyen bir sonuç doğurdu olanlar.  İnsanlar arasında neredeyse 200 yıllık kayıtları izlemek bir moda haline geldi. Şimdi bu gericiler oradaki kayıtları izleyerek kendilerini o zamanki gibi kurgulamanın peşine düştüler. Tuhaf bir iktidar isteğiyle, dijital iktidarlara başkaldırı hareketleri başladı. Latin Baharı diyor buna Türkler! Latin Baharı… Neticelerine bakılırsa hiç de bahar gibi değil.

Toledo, Gırnata, Sevilla, Cordoba isyanları derken İspanya’nın yönetimini elinde bulunduran El Scolastica isimli yazılım devi faaliyetlerine ara verdiğini açıklamak zorunda kaldı. Bir boğa güreşinin böylesi sonuçlar doğuracağını kim bilebilirdi ki… Komik.

Anarşi hâlâ bastırılabilmiş değil ve dalga dalga yayılıyor da… İnsanlar virüs girmiş android cihazlar gibi kontrol dışı kaldılar. Keşke El Scolastica yönetimde kalsaydı da şimdiki durum ortaya çıkmasaydı diyorlar. En kötü baş, başsızlıktan yine de iyidir değil mi ama? Öyle işte. Şimdi insanlar, avuç içlerine ve dişlerine yerleştirilen çiplerin yazılımını nasıl güncelleyeceklerini bile bilmiyorlar.

George şimdilik rahattı. Philadelphia’da saygın bir konumu vardı ve dijital kast piramidinin neredeyse en üstünde yer alıyordu. Böyle bir yazılıma sınırlı sayıda insan sahipti. Bu sınırlı sayıdaki insanla birlikte ortak işletim sistemine sahip olmak önemliydi. Elbette bazı sorumlulukları da vardı böylesi bir kast sisteminin mensubu olmasının. Her şeyi kontrol altında tutmalıydı. Doğduğu gün, beyni ile davranışları arasındaki koordinasyonun, istem dışı duygusallıklara sebep olmaması için vücuduna yerleştirilen çipler, rutin olarak nöropsikoloji uzmanlarınca kontrol ediliyor, olumsuz giden bir durum söz konusu olduğunda sistem güncelleniyordu. Fakat son zamanlarda çevresindeki pek çok insan gibi Latin rüzgârı onu da etkilemiş olacak ki geçmişe dair bazı şeyleri araştırmaya başladı. Çevresinde bazı fokurdamaların olduğunu görüyor. Kendini bütün bunların dışında tutmak zorunda olduğunu hissediyor.

Doktor, Robert’ın ofisinde son zamanlarda ortaya çıkan sıkıntılarından kurtulmak için bekliyordu şimdi. Aklına gelen saçma sayılabilecek düşünceleri, burada bırakıp gidecekti. Son zamanlarda gözyaşı denen ilkel bir salgı gözlerinde belirmeye başladı. Tuhaf bir duygu ve gözlerinden gelen bu salgı rahatsızlık veriyordu. Böylesi durumlar devam ederse, geri döndürülemez bir şekilde kalıtsal bozukluklar ortaya çıkabilir ve hayatının geri kalan kısmını, olura olmaza ağlayan ezik doğulular gibi ya da henüz dijital evrimini tamamlayamamış bir alt sınıfın içine geçirmek zorunda kalabilir. Bir an önce buna son vermeli…

Biraz sonra Robert’ın odasından isminin anons edildiğini duydu, içeri girdi. Robert bir manyağa benziyordu. Evet tam anlamıyla bir kaçkın. Her yerinde piercing gibi çipler olan bu manyak, kendi gibi ulusal güvenlik teşkilatının üyesi olan nöropsikologlarla ortak veritabanını kullanıyor ve oradan download ettiği verileri kendine gelen hastaların durumuna uygun olarak, hastanın beynindeki nöronlara aktarıyordu. Böyle bir görevi kabul edebilmek için bütün insani vasıflarını kontrol dışında bırakması gerekiyordu. Bunu da ancak bir manyak kabul edebilirdi ve Robert yeterince manyaktı. Robert nöronları yazılımlar sayesinde yönlendiriyor ve bu şekilde hormonları kontrol ederek duygu durumlarını baskı altına alabiliyordu.

Ne kadar baskı altına almaya çalışırsanız çalışın bir yerden patlak veriyor işte. Şimdilerde her şey tuhaf bir şekilde kontrolden çıkmıştı. Geleneğe ait küçük bir imge, bütün kurguyu alt üst etmeye yetmişti. Şimdi neredeyse bütün Avrupa doğudan yayılan “İnsani Kullanım Hakkı” temalı sokak olaylarına sahne oluyordu ve kaçınılmaz olarak bu olaylar Amerika’ya da sıçrayacak gibi görünüyordu. Amerika’nın ve dolayısıyla teknoloji kalkanına üye tüm dünyanın yönetimini elinde bulunduran teknoloji devi Andromega şirketi, her şeyin kontrol altında olduğunu söylese de durum hiç de iç açıcı görünmüyordu. İnsanlar üzerinde İspanya’dan yayılanlar çoktan etkisini göstermeye başlamıştı bile. Robert, George’nin de bu vakıalardan birisi olduğunu daha kapıdan girer girmez anladı. Robert, George’nin gözlerine bakıyordu. Konuşmuyorlardı. George korkuyordu bu bakışlardan. Daha önce de birkaç kez gelmiş ve aynı korkuyu yaşamıştı. Robert, biraz sonra tedaviye başlayacak ve George’nin belleğini alt üst edecekti. Robert, insanların evrimini tamamlamış bir androhumanatarius olması için elinden geleni yapıyordu ama insanların atalarından kalan bazı şeyleri değiştirmeye gücü yetmiyordu.

George’a birazdan bir şeyin kalmayacak dedi. Biliyorum saçma sapan bir inanış şimdilerde bellekleri kasıp kavuruyor. “İnsani kullanım hakkı.” Peh! Bu aptalca düşünce yüzünden bütün kurgu mahvolacak. Nedir insani kullanım hakkı. Birkaç doğulu, primitif beynin ortaya attığı ütopyadan fazlası değil. Biz bu ahmakların göğe hapsettiği cenneti yere indirmişken, insani kullanım hakkı diyorlar. Biz sizlere meleklerin hayatını vaad ediyoruz, siz hâlâ insan olmaktan bahsediyorsunuz. Ahmak insan, cahil insan…

Devam edebilir…

Yunus Emre Özsaray

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

  • Muhammed Furkan Kâhya , 23/03/2020

    Corona günlerinde dikkatle okunmasını tavsiye ettiğim yazı 👌

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir