Doğduğum şehir viraneliğiyle meşhurdu bir de uzaklığıyla. İnsana dair her şeyden uzak, çöl fırtınalarının eteğinde kurulmuş binalar yığınından ibaret, sınırları bir taraftan dereyle, diğer taraftan çitlerle çizilmiş bir şehir… Her iklimde insanı kurak, her solukta doğası fakirdi. O kadar ağaç yoktu ki; bina dikecekleri vakit yine bina yıkarlardı…
Hissiyata dair ne varsa; bu şehirde o yoktu. Zenginin iki aylık bebeğine taziyeye gidilirken; fakirin cenazesi yalnız kalkardı…
İbrahim Halil Aslan
2 Yorum