Kambur

İbrahim Halil Aslan,  dilin sınırlarını aşmak için metaforlara yaslanıyor.

***

Güneş kızıl bakışlarını gökyüzünden çekmek üzereydi. Arabasını sitenin otoparkına bırakıp rezidansına doğru yürümeye başladı genç adam. Güneye doğru yürüdüğünü fark edince sevindi bir an. Her sevgilinin vazgeçilmez nazıydı ya güneyde olmak; her şeyin bitiminde olduğu gibi gün biterken de güneye gitmeliydi bu yüzden. Sevgiliye gitmeliydi…

Soluna doğru bakınca gölgesiyle göz göze geldi. Kamburu iyice çıkmıştı yine. Annesi olsa “Az dik yürü! Kaç kez diyeceğim sana, kambur kalacaksın sonunda!” diye paylardı. “Annem…” dedi iç geçirerek,  “Ben yokluk korkularımın kamburuyum, sen dua et.”

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir