16 Şubat Cumartesi Edebifikir’in tartışmalı panel günüydü.
***
Mustafa Çolak ile Sulhi Ceylan Maltepe civarlarında buluşup saat 17.00 gibi kendilerini Kadıköy’de buldular. Sahaf ve kitapçı gezmelerinden sonra rota Yokuş idi.
***
Saat 18.00 sularında Emre Baştuğ, Ahmet Aslan ve Abdullah Yokuş’un kapısında göründüler. Abdulllah ilk defa panelimize geliyormuş. Kendisi İngiliz dili ve edebiyatında öğrenci. Edebifikir’e çeviriler yapar diye düşünüyoruz.
***
Panel tam saatinde gelen Üstad Muharrem Cezbe ve Davut Bayraklı’nın elleri kitap doluydu. Gelmeden önce Diriliş yayınlarına uğramışlar. Sezai Karakoç ile uzun bir sohbet gerçekleştirmişler. Sezai Karakoç, devletin Mem û Zîn isimli mesnevîyi yayınlamasını doğru fakat geç kalınmış bir iş olarak nitelemiş. Kürtçe’nin de tıpkı Arapça, Farsça ve Türkçe gibi İslâm milletinin dili olduğunu vurgulamış. Halkın içinden çıkmış Müslüman entelektüellerin ve okuryazarların, kısıtlanmış siyasî hareketleri ve partileri destekleyerek köklü ve kalıcı bir siyasî hareketin destekçisi olmadıklarını söylemiş. Büyük Doğu Cemiyeti’nin ve Diriliş Hareketinin şimdiye kadar bu minvalde ortaya çıktığını ve halkın içinden çıkmış aydınların desteğini görmediğini ifade etmiş.
***
Her zamanki gibi Mustafa Cemalettin gelmedi. Kılıbık erkeklerde görülen edebiyat bozuklukları hakkında kitap yazıyormuş sanırım. Biz öyle duyduk.
***
Geçen hafta meclisimize dâhil ettiğimiz Hakan Toprak, yanında Berat Köse isimli bir arkadaşıyla Yokuş’un yanından şöyle göz ucuyla bakarak geçiyordu. Üstad Muharrem Cezbe, hemencecik yakasından tuttu getirdi gençleri. Arkadaşlara çay ısmarlandı.
***
Yokuş’un tiyatrocuları arasında yer alan “Kendisine kek ısmarladığımız arkadaş” olan Emre, bu haftada inşaat kıyafetleri içerisindeydi. Duyduğumuza göre bu yaz sonuna kadar tiyatro tamamlanmış olacak.
***
Abdullah Karaca ise arkadaşı Emre ile elinde nergis çiçekleriyle Yokuş’a giriş yaptı. Abdullah derin ve ince insan. Arkadaşı Emre psikologmuş. Bizi tedavi edebileceğini söyledi. Fakirin ekmeği umut.
***
Ve tartışmalı panel Sulhi Ceylan’ın yazdığı şiirini okumasıyla başladı. Her nasıl olduysa anlamadık ama sözü eline geçiren Üstad Muharrem Cezbe İkinci Yeni’yi yerden yere vurdu. Sağlam deliller getirip bizi susturmak istese de biz İkinci Yeni’nin bitmediğini ilan ettik. İkinci yeni üzerine yazdığı yazıyı başka bir siteye sattığı için Bilal Can ile telekonferans yapılmadı. Kendisi topluca kınandı. Kın emi!
***
Süleyman Unutmaz’ın “Mesnevi okuyup sigara içen mütesettir kızlar beni neden sevmezler Erkan?” şiiri Üstad tarafından inşad edildi.
***
İkinci yeni tartışması bittiğinde Kadıköy sokaklarında bulduk kendimizi. Malum Kadıköy’ün sokakları bile günahkâr. Hepimizin içinde nedense bir hırs vardı. Bir anda ne olduğu anlamadan “Kitap Oku!” diye slogan atmaya başladık. Emre “Kitap!” diye haykırıyor biz de “Oku!” diye cevap veriyorduk. İçimizde büyüyen isyanı sokaklara bu şekilde aktarmış olduk.
Ellerimizdeki kitapları yukarılara kaldırarak Emre’nin “Kitap!” haykırışına “Oku!” nidasıyla cevap vererek rıhtımdaki postanenin önüne kadar geldik. Ruhsuz Kadıköy, daha önce böyle bir eyleme şahit olmadığı için elbette şaşırdı. Eylemlerimiz devam edecek!
***
Gecenin sonunu Abdullah Karaca’nın hepimize çiçek dağıtması ile getirdik. Elbet Kadıköy’ü alacağız. Ellerimizde yenilgi değil umut büyütüyoruz.