Sezai Karakoç dosyamızın sekizinci yazısını Mümin Munis yazdı.
“Şiir, bittikten sonra da devam eder.”
***
Güzeli, güzel anlatmak hüneridir şiir.
Mısraların tehlikesi vardır yine de. Şairin ne anlattığından çok nasıl anlattığına bakan, ne anlattığını umursamayan bir okuyucu kitlesi türemesi hep ihtimal dâhilindedir.
‘Mükemmel söyleyiş… Harika mısralar… Bravo!’ bağırtıları kopar alkışlarla beraber.
Alkışları seven kaypak şair(!) için bulunmaz nimettir bu hal.
Ancak alkışlarla eğilip bükülmeyen bir duruşa sahip olan, yarası olan bir şair için şiirin ‘ne’ anlattığına bakılmaksızın ‘nasıl’ yazdığına bakılıp alkışlanması, beğenilmesi ve hatta sevilmesi çileden öteye geçmez.
Güzeli, güzel anlatmak, güzelliğin önüne geçtikçe artar sancısı şairin. Şairin anlatışına belirgin bir alkış koparken, ne anlattığına dair yaygın dedikodular dolaşmaya başlar. Şair ‘durun, yapmayın, etmeyin; öyle değil, onu anlatmadım, durun…’ dese de duyan olmaz. Zira alkış sesi öyle yükselmiştir ki, şairin sesi duyulmaz. Güzel sözün sarhoşluğuna kapılmış bir yığın gürültü arasında sesi kaybolurken şairin, durmadan tekrar eder; ‘Durun, daha söyleyecek sözüm var, bitmedi henüz…’ Sözün güzelliği gayenin güzelliği önüne bir perde çektiğinde ‘dinleyin… tamam, ben şair değilim şimdi dinleyin artık’ diye bağırmak gelir içinden. Şiirine duyduğu saygı engel olur.
Şiir bittikten sonra da şiirin devam ettiğine inanmayan ‘okuyucu’ karşısında çaresizdir şair. Şairi kendi şiiriyle susturmak, kendi şiiriyle sözlerine sınır çekmek hak ihlalidir. Kelam ehli olana kelamla zulmetmek; zalimin zulmederken farkında olmadığı bir zulümdür çoğu kez.
Sezai Karakoç ‘okuyucularının’ bilmesi gereken incelik tam da budur kanaatimce. Karakoç ki, şiirinden ötede söyleyecek sözü vardır. Çünkü Karakoç şiiri bittikten sonra da devam eder. Karakoç ‘okuyucuları’ duymazlıktan gelse de, ‘okurları’ bilir bu hakikati. Onun şiirinden sonra da kulak verirler kelam ehline.
Korkak değildir Karakoç ‘okurları’… Şiirinin anlattığı ‘güzel’in peşine düşmekle, ‘güzel’ anlatımından bir şey eksilmeyeceğinin farkındadır. Sezai Karakoç ‘okuru’ şiirin anlattığı ‘güzeli’ anlamak için ‘güzel’ anlatana kulak vermeye devam eder.
Karakoç ‘okurları’ vefalıdır… Şiirde sözü şaire bırakıp son mısranın sonunda peşi sıra dedikodu üretmez. Bilir ki henüz şiir bitmemiştir. Bilir ki hakikate karşı bir duruşu olan şairin şiiri; şiir gibi bir duruşu olduğu için henüz bitmemiştir. Biri konuşurken sözünü kesmek adab-ı muaşerete ters ise, kelam ehlinin sözünü kesmek felakettir der; bu yüzden kesmek istemez şairin sözünü.
Karakoç ‘okuyucuları’ her şiirinin ardından bir alkış koparadursun, mahcuptur Karakoç ‘okurları’… Şiirin sadece ‘nasılına’ bakmayıp ‘ne’ anlattığına da baktığından, ‘okuyucular’ ‘güzel’ anlatımın şevkiyle alkış koparırken, ‘okurlar’ anlatılan ‘güzelin’ aziz hatıralarıyla içlenir, hasreti çekilen iklimlerin fikriyle ezilir. Karakoç ‘okuru’ alkış tufanına katılamayacak kadar mahcup iken, bir gönül fırtınasına kapılmış gidiyordur.
Sezai Karakoç’un şiiri ‘okuyucu’ olarak değil, ‘okur’ olup okunacak şiirdir. Üstad Karakoç’u anlamanın yolunu tutmayan ‘okuyucular’ alkış ve tezahürat eşliğinde takdirlerini sunsalar da, bilmezler ki Sezai Karakoç o halin şairi değildir.
‘Ben konuşmasını bilmem Lili.’
Sezai Karakoç Dosyası Yazıları:
- https://edebifikir.com/fikir/nicin-sezai-karakoc.html
- https://edebifikir.com/fikir/sezai-karakocu-somurme-teknikleri.html
- https://edebifikir.com/elestiri/sairler-rahatsiz-ediyor-cunku-millet-rahatsiz.html
- https://edebifikir.com/elestiri/biz-kosu-bittikten-sonra-da-kosan-atlariz.html
- https://edebifikir.com/fikir/sezai-karakoca-sezai-karakoc-perdesi.html
- https://edebifikir.com/fikir/sezai-karakoc-televizyonlarda-neden-yok.html
- https://edebifikir.com/buz-gibi-ofsayt/iyi-de-cocuk-pencereden-de-dusebilir.html
- https://edebifikir.com/poetika/siirden-otede-soylenen-soz.html
- https://edebifikir.com/fikir/sezai-karakoc-yeni-anayasa-hakkinda-ne-dusunuyor.html
- https://edebifikir.com/fikir/dirilis-nesli-bir-muhayyile-mi.html
1 Yorum