“Öteki” dosyamızın altıncı yazısını Bilal Can kaleme aldı.
***
Şiir, Diriliş ve Karakoç
Şiir, şair sayısınca tanımlanabilecek edebî bir tür olarak milletlerin kuruluş metinlerinden biridir. Şiir, dilin en iyi kullanıldığı/kullanılması gerekli bir tür olarak, o dilin anlam dünyasını ortaya koyarken, anlam zenginliğine dair vurgular da taşımaktadır. Şiiri zengin bir milletin anlam dünyası da zengindir. Kurucu bir tür olması nedeniyle milletler, şiir dilinden unsurları hayatlarının her safhasına dâhil etmiş, beşikten mezara değin şiirden istifade etmiş, kimi zaman da milli marş olarak alıp, bestelemişlerdir. Dolayısıyla şiir, salt bir millet için değil, dünya milletleri için büyük öneme sahip bir tür olarak geçmişten günümüze varlığını gerek sözlü gerekse de yazılı bir biçimde sürdürmüştür.
Şiir, şairiyle bilindiğini gibi, şair de şiiriyle bilinebilir. Bazı şiirler, şairlerini geride bıraktığı gibi, bazı şairler de bütün şiirleriyle geçmişle, şimdiyle ve gelecekle bağlantılar kurarak, şiirini deyim yerindeyse bir binayı inşa eder gibi tuğla tuğla örerek ortaya koymuş, her bir şiiri bina ettiği o yapının ayrılmaz bir parçası olmuştur. Bu şairlerden biri Sezai Karakoç’tur. Sezai Karakoç, yazdığı şiirleriyle bir şiir adamdır. Çağına karşı sorumluluk bilinciyle kendini inşa edip, inşa ettiği kendilik ile geniş bir coğrafyaya aynı dert ve minval ile seslenen bir nidacıdır. O, şehre koşarak gelen adamın sesinin yankılarını en ücralara kadar ulaştırmayı, hatta kimi zaman bir alpinist gibi zirvelere taşımayı kendine amaç eden bir aksiyon adamdır. İnsan kalmanın, erdemli olmanın, sorumluluk sahibi olmanın, değerlerin ve ilkeli olmanın frekansıdır. Yazdığı şiir de bu frekansın birer yansımasıdır.
Sezai Karakoç’un şiiri; Başaran’ın ifadesiyle “tarihsel bir kesintiye ve hafıza kaybına uğrayan insana hakiki ve aşkın bir yol haritası sunabilmiş bir şiirdir. Nasıl inançta, aşkta bir ruh varsa gelenekte de bir ruh vardır. Sezai Karakoç için asıl mesele geleneği bu ruhla birlikte sürdürebilmektir. Karakoç, çağa, zamana, âna damgasını vuracak o ‘modern dili’ işte bu ruhla kaynaştırır. Ona göre yapılacak yenilik de, çoğu kez görüldüğü gibi, biçimde olan yenilik değil, ruhta yeniliktir. Ama bu yenilik, esasta, geleneğe karşı olmak değil, belki onun bıraktığı noktadan alıp ileri götürmektir şiiri.” (Başaran, 2020). Ruh ve beden, zahiri ve bâtıni anlamı bir araya getiren bir tür bilinçlilik halinin yansımasıdır Karakoç’un şiiri. Karakoç, Türk şiirinin büyük ustalarından, kurucu ustalarından biri olduğu gibi “şiirde büyük dönüştürücülerdendir” (Erdoğan, 2022) de. Hem şiirleri hem de fikri metinleri tek bir ana eksen üzerinde birleşir: Diriliş ekseni. Diriliş, öldükten sonra dirilmeye bir işarettir, aklı, kalbi yani insani ve vicdanî tarafı ölen insanın dirilişi. “Her diri olan diriliğini ancak Allah’ın Hay isminden alır. Sezai Karakoç’un diriliş düşüncesi de her şeyden önce Allah’ın Hay ismine dayanır. Çünkü Sezai Karakoç, Müslüman şairdir, hem şiiri hem de düşüncesi, İslam ve İslam düşüncesinin etrafında oluşan medeniyetten neşet etmiştir.” (Özger, 2015). Karakoç, diriliş ile yansıttığı düşünce evrenini, gerek düz yazılarında gerekse de şiirinde sürdürmüştür. Diriliş kavramı onun birçok yazı ve eserinin hem başlığını hem de içeriğini oluşturur. “Bu kavramı her ne kadar özel anlamıyla kullansa da en nihayetinde, diriliş kavramı onda, İslâm inancının bir parçası ve doğal olarak İslam kavramının muhtevasını ifade eder.” (Ertürk, 2021, s. 47). Bu bakımdan Karakoç, düşünce yapısı ve şiiriyle bir bütünlük içerisinde yaşamış, kitaplar yazmıştır.
Sezai Karakoç’un Şiiri Üzerine
Şiirindeki seslerden, anlatım tekniklerinden, imgelerden, duygulardan yola çıkarak onun şiir anlayışının bir “suigeneris” (kendine özgü) olduğunu söylememiz mümkündür.
Anlatımdaki yoğunluğu, içselliği; şiirlerinin okuyucuyu sarsan bir biçimde algılanmasını sağlamıştır. İkinci Yeni hareketinin önemli bir cephesini oluşturan Sezai Karakoç, açtığı cepheyle kendinden sonra gelecek şairleri yoğun biçimde etkilemiştir. Onun şiiri hayatın içinden sızan, geleneğe yaslanmış, içinde yaşadığı medeniyetin temsilcisi olduğunu kendine şiar edinmiş bir şairin dünya görüşünü de yansıtmaktadır.
Necip Fazıl’da “Büyük Doğu”, Mehmet Akif’te “Asımın Nesli” ne ise Sezai Karakoç’ta da “Diriliş” odur. Bu yüzden ona “Diriliş Öncüsü” demek yerinde bir ifadedir. Eserleriyle bir diriliş nesli tahayyülü kurup, “umut edilen, beklenilen, gelmesini dilediği” diriliş erlerine öncü olmaya çalışmıştır. Bu bakımdan Sezai Karakoç’un eserleri tek tek ele alındığında “tekin ezberini, düşüncesini” verirken bütüncül olarak ele alındığında ise “Diriliş Muhayyilesi” ortaya koymaktadır.
Sezai Karakoç şiiri zor bir şiirdir. Girift anlatımlar, imge yoğunluğu, İslami motifler, metafiziksel yorumlar, ahenk, kendinde olanı aktarma şiirinin temelini teşkil etmektedir. Bu yoğunluk içerisinde okurun, Sezai Karakoç şiirini hakkıyla anlamaması, kimi zaman ise yanlış yorumlaması tamamen eserlerin zorluğu ve yoğunluğu dolayısıyladır. Biz bu zorluğu bilerek Şahdamar şiirini, şairin imge ve anlamlarıyla okumaya çalışacağız.
Şahdamar
Şahdamar şiiri “ötekileştirme” bağlamında değerlendirilebilecek şiirlerdendir. Ötekileştirilen ve ötekileşen bağlamında iki ayrı uç şiirde gözlemlenebilir. Biz bunu şu şekilde açıklayacağız:
Siz: Ötekileştiren
Biz: Ötekileşen
Ötekileştiren, etken olan ve “bizi” etkisi altına almaya çalışan “siz”dir. “Biz” ve “siz” tanımlanabilir olmak için birbirini koşutlayan iki unsur gibidir.
“Siz hürsünüz; siz şartsız ve kayıtsızsınız
Bir balığın, bir siyah, bir kara balığın
İncecik kılçığı üzerine yemin edersiniz;
(K) harfi üzerine yemin edersiniz.
Rakı içen kadınların, çiçek yiyen kızların
İyilikleri, günahları ve çeyizleri üzerine yemin edersiniz.
İstakozların, kırmızı ve mavi istakozların
Bir mavzerlik peygamberlikleri üzerine,
Küçük ve büyük, acılı ve acısız
Yeminler yeminler yeminler edersiniz.
Siz siz üzre yeminler edersiniz” (Karakoç, 2013, s. 41)
Şair ötekileştireni “siz” olarak ifade eder ve bunu yani “sizin” yaşam tarzından örneklerle sunar. Bunu sadece okuyucuya sunmak için değil, bir tanımlama getirmek için de belirtir. “Ötekileştiren” için “siz” derken, bu “siz”in bir karşı cephesi olmalıdır. Yani “biz” için “siz” şartı vardır. Sezai Karakoç da Şahdamar şiirinde “siz” ve “biz” ayrımını yaparak bunu açıkça ortaya koymaktadır.
Aynı şiirin devamında;
“Siz kalbe hançer gibi giren
Siz kalpten ağaç gibi çıkan
Siz bize şahdamarımızdan yakın
Siz yüzükler içindeki kan
Siz inançların sedef kabuğunu
Ebabil kuşlarının gagalarıyla kıran” (Karakoç, 2013, s. 43)
derken yine “siz”li cümleler ile kurulmuş tanımlama mısraını görmekteyiz. Yine bir ötekileşen – ötekileştiren ifadesi ile kurulmuş bu satırlarda anlamın olumsuzlama yani kötüleyen bir mana taşımadığını görmekteyiz.
İkinci Yeni’nin imgesel anlatım tekniğini gördüğümüz bu şiirinde Karakoç ötekileşen olarak “biz”li cümlelerinde “biz”in bir nevi “siz”in karşı kıyısı olduğunu hissettirir. Ötekileştirilmek isteneni ötelenme işini yapandan ayrı değerlendirmez, “sizi, bizde bütünleştirici bir kısım olarak görür.” Bu aslında bir çağrı olarak belirginleşir. Bir tebliğ olarak da algılanabilir. “Siz’i biz cephesine çağırır.”
“Biz hayret eder, kuvvet eder, dudağımızı bükeriz;
Dudağımızı kör makaslarla dilim dilim ederiz
İki tane elimiz var deriz;
Bin tane elimiz olsaydı
Bini birbirinin aynı olurdu deriz.
999 elimiz kağıt gibi yansın,
Bir elimiz güneş gibi dursun..
Biz elbette dudak büker, hayret ederiz.” (Karakoç, 2013, s. 41)
Biz’i siz’den ayıran özellikleri sıralarken biz’e de bir tanımlama getirir Sezai Karakoç. Biz’in en büyük özelliği olarak ise “hayret etme”yi unutmadığını ve bu hayret makamında olduğunu göstermesidir. Diğer bir özellik ise “biz’in birbirine benzemesidir”. Bunu da “bin tane elimiz olsaydı / bini birbirimizin aynı olurdu deriz” mısralarında görebilmekteyiz.
Ötekileştirilmek istenen biz’in aslında özünü korumakta olup, “mahcup ve onurlu” bir fıtrata sahiptir. İstediğini elde edemeyen “biz” bu yüzden de mahzundur, yenilgiyi göze almıştır. “Siz” ise her istediğini elde etmiş ve elde etmeye de devam etmek için şiirde “güvercinleri gözlerinden vuran” olarak yansıtılmıştır. Bu ayrıca zafer kazanmak için “güvercinleri gözlerinden vurmak” merhametsizliğin göstergesi olarak belirginlik kazanabilir. Çünkü “siz’in yenilmeye tahammülü yoktur”, onun gerçekleştirmek istediği rüyaları vardır.
“Biz inkâr eder, inkârı severiz;
Bayram hediyenizi iade ederiz
Biz mahcup ve onurlu çocuklarız
Başımızı kaldırıp bir bakmayız
Siz rüyalarınızda yaşayıp durursunuz
Siz güvercinleri gözlerinden vurursunuz
Siz ekmeğin hamurunu, aşkın hamurunu samandan yoğurursunuz
Siz rüyalarınızda yaşayıp durursunuz” (Karakoç, 2013, s. 42)
Karakoç bu şiirinde ötekileştirmeyi belirgin bir biçimde yansıtırken “ötekileştireni ‘bizle’ bütünleşmeye de çağırdığını görebilmekteyiz.” Ölüm ekseninde bir bütünleştirmedir bu. Çünkü ölüm; renk, dil, ırk, ideolojisi ne olursa olsun bütün insanların ortak paydada buluştuğu bir olgudur. Bunu şu mısralarda görebilmekteyiz:
“Bununla beraber üzülmediğinizi biliyoruz
Gün gelecek toprağın altına uzanacağız
Her gece saat beş sularında sizi
Toplardamarlarımızın içinde bekliyeceğiz” (Karakoç, 2013, s. 43)
Sezai Karakoç’un “yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır” mısraı, zaferlerin yenilerek, eziyet çekerek ortaya çıktığı düşüncesinin temelini teşkil eder. Yenilgilerin toplamının bir zafer getireceğine inancı, onun hem “Diriliş Düşüncesini” hem de çoğu şiirlerinin temelini teşkil etmektedir. Bu durum “umuttur”, “ümitvâr” olmaktır. Ümitsizlik uygun değildir. Şahdamar şiirinde de buna benzer bir ifade vardır. Bunu şu mısradan anlamaktayız:
“Ruhumuzun içinde kar yağar
Anamızdan doğduğumuz geceden beri
Heybemizi emektar makinelere yükleriz
Fikirlerimizi tifil vinçlere
İri buğday tanelerinin trenleri yürüttüğünü bilmeyiz
Biz yangında koşuyu kaybeden atlarız
Biz kirli ve temiz çamaşırları
Aynı zaman aynı minval üzere katlarız
Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız” (Karakoç, 2013, s. 42)
Bilal Can
Kaynakça
Başaran, A. E. (2020, 06 18). sabitfikir.com. 12 01, 2022 tarihinde http://www.sabitfikir.com/elestiri/bir-yeryuzu-esigi-sahdamar-korfez-sesler adresinden alındı
Erdoğan, E. (2022). Sezai Karakoç’un Biyografi Yazarlığı. O. Koca içinde, Bir Diriliş Eri Sezai Karakoç Kitabı (s. 129-144). İstanbul: Beyan Yayınları.
Ertürk, Ö. (2021). Sezai Karakoç’un Kutlu Millet İdeali. İstanbul: Mostar Yayınları.
Karakoç, S. (2013). Gündoğmadan (14. b.). İstanbul: Diriliş Yayınları.
Özger, M. (2015). Su Üstüne Medeniyet Kurmak:Sezai Karakoç Şiirinde Su’yun Dirilişi. A. Dursun içinde, Medeniyetin Burçları Sezai Karakoç Kitabı (s. 239-252). Kayseri: Medeniyetin Burçları Derneği Yayınları.