Aşağıda zikredeceklerim vasiyetimin içeriğini kapsar ve bağlayıcılığı vasiyetimi okuyan herkesi kapsar. Yükümlülük almak istemeyenler bundan sonrasını okumasınlar.
* Mezar taşıma İslam harfleriyle “Ya Bâki Entel Bâki” yazılıp, altına da vefat tarihim ve El-Fatiha yazılsın.
* Ölümü bana her dem sevdiren ve anmaktan geri bırakmayan aşka ve aşk ehline selam olsun. Kabrime defnedilip herkes gittikten sonra, Sulhi Ceylan’ın mezarımın başında oturup, Mülk sûresini okumasını rica ederim.
* Kabristandan ayrılırken kimse arkaya dönüp bakmasın ve “o ölmedi”, “her dem kalbimizde yaşayacak”, “onu hiç unutmayacağız” gibi sözler söyleyip, beni mezarımda ters döndürmesinler.
* Kitaplarımdan; Kur’ân-ı Kerim babama, İmam Şafiî’nin El-Umm’u Sulhi Ceylan’a, Pessoa’nın Huzursuzluğun Kitabı Mustafa Çolak’a, George Orwell’ın Hayvan Çiftliği Aydoğan K’ya, Diriliş Dergileri’min tamamı Davut Bayraklı’ya, Yitik Cennet Uğur Cumaoğlu’na, Adil Erdem Bayezit’in Tüm Şiirleri Bilal Can’a bırakıldıktan sonra geriye kalan tüm kitaplar sahaflar çarşısında satılıp, parası Allah yolunda ilim tahsil eden talebelere verilsin. Kitaplığım ise Bilal Can tarafından itinayla kırılıp, evindeki sobada yakılmak üzere kömürlüğüne yerleştirilsin.
* Borçlu olduklarım haklarını helal etsinler veya üstadımdan borcumu talep etsinler. Bana borcu olanlara hakkım helaldir.
* Kıyafetlerim ilk görülen meczuba verilsin. Yalnızca paltom Aydoğan K’ya gönderilsin.
* Gümüş işlemeli kuka tesbihim sırrına vâkıf olana verilsin.
* Babama evin gizli köşelerinde, anneme gizli veya açıktan ağlamamasını illa ağlayacaklarsa dillerinde Fatiha’yla ağlamaları söylensin. Ve haklarını helal eylesinler.
* Öldükten sonra, Edebifikir ve bilimum sitelerde yayımlanan tüm şiir ve yazılarımın aynı gün içerisinde kaldırılması ve Mustafa Çolak dışında kimsenin göremeyeceği bir uçurumdan rüzgara bırakılmasına gayret gösterilsin. (Mustafa, en derin uçurum insanın kalbidir.)
* “Sen” de ağlama olur mu! Bir gün yine buluşacağız. Ve ne zaman gelirsen gel geç kaldın demeyeceğim.
* Ve Azrail! Peygamber Efendimiz (a.s.) şöyle buyuruyordu “Ölüm, dostu dosta kavuşturan bir köprüdür.” değil mi?
* O halde, Er-Refîk-i a’la.
Ömer Ertürk
2 Yorum