Yitik Bir Yaşamın Gölgesi

 

Kent yorgunuyum, ölümler kusuyorum hüzün anaforumda.
Hangi acuze kente sığdıramadık ki kimliksizliğimizi?
Hangi patikalı yollarda kaybettik düşlerimizi? İzi kalmış mıdır?
Zaman diyorum; ama susacak kadar erdemli değil! Rabbim, neden sesini duyamıyorum?

İçinde bulunduğum kargaşa bir an bile bitmeyecek duygusu yaşatıyor. Ölümcül bir hastalık gibi iz sürüyor peşimde. Geçmişin izleri silinmeden yeni bir kargaşaya dem vuruyor ayaz akşamların iklimlerine. Buruşturup cebime sıkıştırılmış cüzzamlı kent telaşları, bir ekim sabahı gibi erken doğuyor siluetlerimde. Ayakuçlarımdan başlıyor kimliksizliğim… Harabe olmuş kentlerin sokaklarında azalırken çoğalıyor dilsizliğim…

Her son/bahar bir çığlık olur düşer ayazın rahmime, tenimde ihanet, yara bereler
Annemin solmuş yüzü, babamın alnına düşen çizgiler.
Yağmalanmış soy geçmişler iz bırakır şimdi avuçlarımda.
Görmediniz gömdüler tenha da gülümseyişlerimi!
Ürperdim, duymadınız.
Aldılar yüzümün yarısını, yarınsızım…
Boynuma urganlar asıp saldılar uçurtmaları/mızı
Kelimelerce, yollarca katlettiler benliğimi/zi
Şimdi susturun beynimdeki çığlıkları!

Aklımın yangınlarında üşür oldum, yoksa kirpiklerime mi vurdu cehennem sıcaklığı?
Beynimde çıldırmış bir derviş göz uçlarıma dokunuyor. Kayıp gidiyor…
Birer birer düşüyor avuçlarımdan, dişlerimin arasından sızan sancılar.

Yitik bir yaşamın gölgesine sığınarak aynalarda kendini aramak bir var oluştu çoğu zaman; yıllar öncesi kentimde bıraktığım çocukluğum, şimdilerde   zamanın egemenlik egosunda bir kukla… Kayıp bir bellekten çıkıp, geçmişin izlerini aramaya yelteniyorum, zaman intihara müsaitken bu denli.

Susuyorum, susuyorlar; her şey ve herkes…

Hêvi Zayci

 

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir