#HepimizErdalız mı?

Bir çocuğun “Seni anneme söylicem”  küskünlüğüydü küskünlüğümüz. Hüznümüz buydu.  Tüm olanları Rabbimize söyleyecektik.  Kötülükleri,  kötülükleri alkışlayanları, kötülüklere göz yumanları… Herkesi… Ama herkesi şikâyet edecektik.  İspiyoncu kullarız vesselam. Elimiz kolumuz bağlı ya, elimizle dilimizle düzeltemiyoruz sadece kalbimizle buğz ediyoruz ya.  –Ki bilirsin kalben buğz etmek imanın en zayıf halidir.-

 

Ne yapalım şimdi? Suçlu çocuk psikolojisiyle, suçumuzu reddedip, “Seni anneme söylicem” diye mızıkçılık mı yapalım?  Yok, hayır Erdal. Böyle olmaz bu işler. Gel bak diyeceğim var sana.  Öncelikle bir yanlış gördüğünde ki bu yanlış her türlü yanlış olabilir, elinle düzelteceksin, “Yok olmuyor hacı, devir değişti”  diyorsan, seni imanın en zayıf şekli olan kalben buğz etmeye davet ediyorum. Ama üzülüyorum Erdal.  Çok üzülüyorum.  Seni imanın en zayıf derecesine davet ettiğim için üzülüyorum. Lafı epeyce dolandırdım. “Hadi Begüm, sadede gel” demeden geleyim sadedime. Son zamanlarda herhangi bir kötülük görüldüğünde, canımızı sıkan bir olay olduğunda yaptığımız şeyler değişti.  Ve bu değişim aldı başını gidiyor.  Bende bu değişime “Ups orda durun bayım!” demek için bir şeyler karaladım.

Son zamanlarda kötü bulduğumuz şey hakkında hemen hemen herkes bir şeyler yazıyor,  çiziyor.  Bir konu hakkında 140 karaktere sığmayacak şeyler bile günlerce gündemimizde barındırılabiliyor. Tivıtır’da hemen hastahgh’ler yapılıyor,  feysbuk’da etkinlikler yapılıp, gruplar açılıyor.  “Başörtüsüne özgürlük diyen 10.000 kişi” bulunuyor,  “Âla Dergisini Boykot Ediyorum” diye etkinlikler hazırlanılıyor, “Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez” grupları açılıp şehitler yâd ediliyor(!) Vesaire vesaire… Bu böyle uzayıp gidiyor. Her duyduğumuz kötülüğü Allah’ a şikâyet ediyoruz. “Allah’ım sen kahret. Allah’ım sen görüyorsun, biliyorsun.” tarzında sürekli şikâyet ediyoruz. Ama elimizle, dilimizle hiçbir şey yapmıyoruz.  Söyler misin Erdal, su almak istediğinde tivıtırda #suistiyorum mu yazıyorsun, gruplar mı açıyorsun “Su istiyorum” diye? Böyle yapmıyorsun tabi, hatta şu an gülüyor “Saçmalama Begüm!” bile diyor olabilirsin.

Demek istediğim şu; yapmak istediğin bir şeyi, istediğin zaman yapabiliyorsun. Muhtaç olduğun kan damarlarında olduğu gibi, muhtaç olduğun irade yaratılışında var. Ve sen iradenle her şeyi yapabilirsin. Nefsinin parmağına dolanmışsın. Kendince cihat yapıyorsun!  Hasthaglerle, gruplarla mücahit olunmaz Erdal. Ve sen Ferdiye! Oradan tiwit atmakla da mücahide olunmaz.  Ben de seni Rabbime söylerim küskünlüğünü bir kenara bırakın. Evet. Siz ikiniz! Suçlu çocukların psikolojisidir bu.

Biz de suçluyuz ister kabul et, ister reddet. Elinden, dilinden sorumlusun. Diyeceğim o ki,  gördüğümüz kötülüklere elimizle dilimizle müdahale etme zamanı geldi. Söyle(ye)meden geçemeyeceğim Erdal, bilmelisin ki; Şu ana kadar hiçbir hashtag sonucu, bir şey değişmedi. Mesela  #ÖzgürGazze hashtagiyle Gazze’ de atılan füze sayısı azalmadı.  Ayrıca feysbukta açılan “Namaz kılan 1000 kişi bulurum” grubuyla namaz kılanların sayısı artmadı. Diyeceğim o ki Erdal.  Diyeceğim buydu işte Erdal. Okudun.

#HepimizErdalız.

Begüm Dolunay

 

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir