Tarhana İçen Çocukların Sosyolojisi III

Bizi buraya sıkıştırdılar, bizi bütün insanlar gibi bütün kuşlar bütün ağaçlar gibi bütün denizler gibi bütün sıra terziler ve overlokçular gibi sıraya sokarak buraya sıkıştırdılar. Biz sıra olmayı aslımızın bir gerekliliği olduğu için kabul ettik. Her şey için, bir şey için, tüm şeyler için sıra olmamız ve sıramıza riayet etmenin ne olduğunu anlamamız, doğduğumuzda ve öteki âleme doğru sırlandığımızda mümkün oldu ve olacak.

Şimdi buradayız. Yani dünyanın kuzey yakasına düşen ve batılı kafaların dediğine göre doğuda, kendimize göre merkezde, galaksilere göre samanyolunda, izlerimize göre evlerde ve gölgelerimize göre güneşteyiz.

İçimizde bir yerlerde olmaya dair çok çeşitli hayaller, şarkılar ve ninniler mevcut. Biz, nerede olduğumuzu kim olduğumuzu bildirerek ispat ediyoruz. Yani diyoruz ki Anadolu’dayız, üzerinde duman tüten o sımsıcak tarhanayı çok seviyoruz. Çiçek tarhlarını, şifalı otları, üzerinde uyuduğumuz kökboyalı kilimleri, sediri ve minderi, daha sonra kulağımıza çalınan türküleri, saman balyaları üzerinde hayal kurmayı, çiçeği, böceği, yıldızları izlemeyi ve Mehlika’yı. Hani sultan olup Kaf dağında yaşayan ve peşine düşen 7 gencin bir daha dönemediği…

Her hayalimiz bir Endülüs rüyası taşır. Bir yandan sevinç bir yandan hüzün. Fetih yolu açılırken ardımızda duran bütün gemileri yakacak cesareti içimizde barındırarak… Bir şehri, bir mekânı nasıl muhteşem bir hale getirmenin usulünü ve adabını büyüklerden öğrendik. Bir şehri inşâ ederken kalpleri de ihyâ etmenin gerekliliğine inandık. Çünkü şehir insanla, insan da şehirle bu dünyaya bağlıdır.

Şehrinizi kurun, kalenizi kurun, mekânınızı güzelleştirin, dünyanızı güzelleştirin… Tüm bu uyarılara uyma mahareti gösterdik, göstermeliyiz de. Çünkü kıyamet kopacak olsa da elimizdeki fidanı dikmekle görevlendirildik. Fakat dünya çok tuhaf bir yer, acı ile hüznü, sevinç ile gözyaşı gibi bir çok ikilemi barındırıyor. Endülüs bizler için bir inşâ ve ihyânın en muhteşem örneklerinden biriyken daha sonra sürekli sızlayan bir hale bürünmüştür. Buradan sürülen, eziyet gören insanlar, gözyaşlarıyla ayrılmanın hikâyesini yazmıştır çünkü. Bunu Endülüslü Müslümanlara verilen bir isim olan “Morisko” tabiri ile görüyoruz. Ve bir Morisko’nun anayurdu Endülüs’ten sürülmesinden yıllar sonra 1630 yılında yazmış olduğu bir mektupta:

“1609 da Kral II Felipe bizi ülkemiz Ispanya’dan sürmeye karar verdi…

Alikante limanında çok insan vardı… Çocuklar ve gençler ağlıyorlardı, kadınlar susuyorlardı ve hiç bir şey yapamayan kocalarına bakıyorlardı…

Gökyüzü griydi ve çok güçlü esen rüzgar, bir cenaze şarkısı söylüyordu…

Hepimizin arkasında çok büyük bir tarih var, 500 yıllık bir tarih, Elhamra yı, Kordoba yı, Seviyya yı Gırnata’yı yaratan bir tarih.. ‘Ibnı Rüşt’ün’ ‘Ibnı Haldun’un medeniyeti…,

Müslümanların, Hristiyanların ve Musevilerin yaşadığı bir hoşgörü tarihi…

Şimdi hepsi kayboldu…

Önümüzde çok kızgın bir deniz ve gizemli bir gelecek…

“Çabuk gemilere!” diyordu fanatik din adamı ve nöbetçiler bize vuruyordu.

Çocuklar her seferinde daha yüksek sesle ağlıyorlardı ve insanlar bağırıyordu “Allahaısmarladık Endülüs… Allahaısmarladık Kastiyya.. Allahaısmarladık Valencia… Allahaısmarladık evim… köyüm… tarlam… nehrim… Allahaısmarladık Endülüs… Allahaısmarladık kalbim.

Bizim ülkemiz Endülüs’tür, orada doğduk, dedelerimizi oraya gömdük…

Eğer ağaçlara ve sulara sorarsanız onlar size Endülüslü olduğumu söyleyeceklerdir…

Ben Endülüslüyüm…”

Geçmişin acı ve gözyaşıyla dolu hali ve de içimizde sürekli sızlayan Endülüs gibi ağrı bulundukça, bizler kendimiz olarak kalmaya devam edeceğiz.

Bilal Can

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • lamekan , 24/01/2021

    saat 03.01 (‘dünyadan fotoğraflar-hayat nedir?peki ya huzur’ eşliğinde) beni buraya getiren nedir bilmiyorum, uyutmayan ile aynıdır muhakkak. endülüs’ün taşına toprağına karışan, Allahaısmarladık ile uğurlanan… teşekkürler.

  • Cemil Meriç'in Mağarası , 22/01/2021

    Öncelikle Tarhana çorbası adamdır! Sonra da belki biz Batıdayızdır da onlar Doğudadır sonuçta dünya elips (yuvarlak değil öyle diyorlar) bu yüzden herkes herkesin soluna ve sağına düşüyor. Bunun bir önemi yok zaten öyle laf kalabalığı oldu sonuçta bizim yerimiz belli Tarhana içip bazlama yiyip büyüyen Anadoludur Alparslan’ın feth ettiği Anadolu..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir