İnsanlar Tepinir Filler Ezilir

İnsan halen yeryüzündeki en tehlikeli varlık. Bu en tehlikeli varlık, tuhaf yahut korkutucu özellikleri bulunan bazı canlıları tasnif ederken şöyle başlıyor söze: “Dünyanın en tehlikeli on canlısı.” Ondan geriye doğru en tehlikeliler sıralanıyor: Yılanlar, büyük kediler, zehirli balıklar, böcekler ve sair. Fakat bu on canlının içinde kendisi yok! Niye olsun ki? Listeyi yapan kendini aklar yahut kayırır. Öyle değil midir? Hâlbuki tehlike kelimesinin kökeni olarak bilinen varlıklar biziz. Listeyi aslanlar yahut yılanlar yapıyor olsaydı öyle on canlı filan sıralamazlardı. Aşağı yukarı şöyle olurdu: “Dünyanın en tehlikeli on canlısını açıklıyoruz!” “1-) İnsan 2-) İnsan 3-) İnsan…” E, ilk üçe girdiğimize göre kalanı saymak çok da gerekli değil. En büyük meziyetimiz örtmek değil mi? İnsanın örtemediği ne var şu dünyada? Cinayet işler örtmeye çalışır, savaş suçu işler örtmeye çalışır, namussuzluk yapar ben yapmadım der, hak yer örter, zulüm eder örter, FETÖ’cüdür örtmeye, saklamaya, saklanmaya zaten yeminlidir ve sair. E, sonra? Sonra biz zararsız varlıklarız! Çünkü irademiz var! Düşünebilen hayvanlarız diyen feylesof nerede?

Fil Mary’nin Suçu Ne?

Size asılarak idam edilen Fil Mary’nin hikâyesinden bahsedeceğim. “Nasıl olabilir ki?” diyebilirsiniz. İnanın bunu olağandışı bir durum olarak anlatmayacağım. Bu insanoğluna göre oldukça sıradan bir hikâye. İşlediği suç nedeniyle asılan bir fil Mary. Şu allanıp pullanıp dillere sakız edilmiş pek medeni hukukun mağduru olan Mary, kendisine zarar veren bakıcısını öldürdüğü için bu cezaya çarptırılıyor. Nasıl oluyor peki? Duyduğumuz kadarıyla anlatalım.

Fil Mary ve bakıcısı, günün birinde sirk eğlencelerinden sıkılıp bayır çayır gezemeye karar verdiğinde karşılarına çıkan biletçiyi kafa kola alıp sirkin dışına çıkmıştı. O gün hava oldukça güneşliydi. Fil Mary’ye dışarıya çıkar çıkmaz hararet basmıştı. Sparks World Famous Shows adlı sirkin biletçisi ise akşam başlayacak olan gösterinin biletlerini tüketmiş olmanın rahatlığıyla yürüyordu ve hiç mi hiç susamamıştı. Bakıcı halden anlar gibi durmuyordu. Neticede insan olduğundan sadece kendisi için doldurduğu matarayı kafaya dikip dikip çekiyordu. Fil Mary’nin gözleri bakıcının üstünde, biletçi ise bakıcıya “Bir yudum su da file verelim, güneşten gözü döndü hayvancağızın.” diye söyleniyordu. Bakıcı ise gayet rahat bir tonla “Hadi sen işine bak.” deyip geçiştiriyordu.

Düşünen Hayvanlar

Tarih, 12 Eylül 1916. Yorucu bir gösteriden çıkan Fil Mary, beş saat sonra yeni bir gösteriye girecekti. Bakıcı Red Eldridge daha fazla dayanamayıp Mary’yi bir su kaynağına götürmeye karar verdi. Gelgelelim işin daha vahim tarafı da şuydu. Fil bakıcısı Eldridge henüz bir gün önce işe alınmış ve fil eğitimiyle ilgili çok da bir şey bilmeyen biriydi. Sıcaktan ağzı tutkal gibi olan bakıcı, Mary’nin sırtına binmiş gidiyorken bir tarlaya rasgelmişlerdi. Bu bir karpuz tarlasıydı. Fil Mary, yolun kenarında dizili yeşil, dinozor yumurtası büyüklüğündeki karpuzları görünce hemen tarlaya seğirtti. Mary seğirtebilen bir canlıydı. Üstündeki ise düşünen bir hayvandı. Bakıcı Eldridge, Mary’nin yoldan çıkıp tarlaya dalmasına mani olmak için elindeki sivri kancayı acımasızca kulağının arkasından batırmaya başlamıştı. İşte bu anda Mary kontrolünü kaybetmiş ve kendisine zarar veren, düşünen hayvanı tek hamleyle sırtından atmıştı. Mary seğirten bir canlı olarak yere sümük gibi yapışan bakıcısının üstüne doğru gitmiş ve onu çiğnemişti. Bakıcısı düşünen bir hayvan olmasına rağmen düşünememiş ve can vermişti. İşte Mary’nin işlediği ve kayıtlara geçen fil cinayetlerinden biri de buydu. Sonrasında pek tabiî Mary suçlu bulundu. Hâlbuki düşünebilseydi yahut bir iradesi olsaydı, insan olsaydı sözgelimi bakıcısını öldürmeyecekti! O ne yaptı? Bakıcısını seğirte seğirte öldürdü. Sonra karar okundu, vinç kuruldu. İlk seferinde beş tonluk Mary’yi çekemeyen vincin zinciri kırıldı. Mary yere düşmüş ve kalçasıyla birlikte bacakları kırılmıştı. Bu defa daha sağlam bir zincirle idamı gerçekleşmişti Mary’nin. Bu hikâyeyi daha acıklı kılan bir şey de Fil Mary’nin idamını izlemeye gelen 2 bin 500 düşünen hayvandı.

İnsan Tepinen Bir Varlıktır

1875 yılında Forepaugh sirki tarafından Amerika Birleşik Devletlerine getirilmiş bir gösteri fili olan Topsy’den bahsetmeden bu mevzu yarım kalır. Fil Topsy, tıpkı fil Mary gibi idama mahkûm edildi. Nasıl mı? Topsy, Fil Mary’den iki ton daha hafifti. Mary’den farkı ise seri cinayetler işlemiş olmasıydı. Üç bakıcıyı öldürmüştü. Topsy’nin son kurbanı, yanan sigarayı ona yedirmeye çalışmıştı. Bakıcı sarhoştu. Kendisine eziyet edilen bu fil de tıpkı Mary gibi bakıcısını ezmişti. Netice olarak Forepaugh sirki Topsy’i Coney Adası’nda bulunan bir hayvanat bahçesine sevk etti ve fil mahkemeye verildi. Mahkeme Topsy’i ölüm cezasına çarptırmıştı. Meşhur düşünen hayvanlardan Thomas Edison bunu bir fırsat bilip, file elektrik verilerek öldürülmesi konusunda hâkimleri ikna etmişti. Böylelikle Edison kısmen bir deney üzerinden alternatif akımın tehlikelerini diğer düşünen hayvanlara göstermiş olacaktı. İdam gösterisine bin beş yüz kadar insan katılmıştı. Belki de sirkte bu kadar insan toplanmamıştı Topsy’i izlemek için. Topsy akıma bağlandı ve 6 bin volt elektrik verilerek öldürüldü. Bu hikâyeden birçok sonuç çıkar fakat ben sadece şunu söylemekle yetineceğim: İnsan tepinen bir varlıktır.  O halde insanlar tepinir, filler ezilir. Olay budur.

Mehmet Erikli

DİĞER YAZILAR

1 Yorum

  • Erdem , 27/07/2017

    Cok iyiydi , ozellikle edison denen tepinen varligin boyle bir sey yaptigini bilmiyordum, Allah razi olsun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir