Mekân Üzerine Düşünceler II

xvı.

Kentlerin ortaya çıkışını birçok nedene bağlayan kent bilimciler ile sosyal bilimciler arasında bir rekabet oluşmuş gibidir. Her iki tarafın da hakkını teslim etmemiz gerek.

Kentin arkeolojisini ortaya koyma ve ona bir tanım getirme biçimi, bir sorunsal olarak durmaktadır. Bu sorunsal kente/mekâna yaklaşım biçimiyle ilgili olup, kente/mekâna yaklaşan her düşünce biçimi kente dair bir açıklama geliştirmiştir.

J. Rykwert, henüz dilimize çevrilmemiş olan “The Idea of a Town” isimli eserinde ilk kent düşüncesinin ortaya çıkışını kutsal metinlerdeki veya mitolojideki kardeş katiline bağlayıp daha sonra ortaya çıkan “ölü gömme işlemleri” ile açıklar. Ona göre bu defin ve gömme işlemi sonucunda ortaya çıkan yapılar yani mezarların; ölümle, kutsiyetle, kurbanla olan ilişkisi bizim zihnimizde mekâna dair bir alan oluşturmaktadır. Bu alan çeşitli zamanlarda çeşitli unsurlarla değişmekte, farklı biçim ve şekillerle dönüşmektedir. Bu bakış açısı bize göre de uygundur. Çünkü bir yerin yurt olma durumu, orada biriktirilen anlamlarla ilişkilidir. Mezarlıklar da bir yerin yurt edinmesinde en önemli unsurlardandır. Mezarlıklar, orada ikame eden insanların gelecek nesillerin defnedildikleri toprakları sahiplenebilmesi açısından önemlidir. Savaş zamanlarında da şehirlerin yakılıp yıkılmasıyla birlikte mezarlıkların da yağma edilmesi bu anlamı ortadan kaldırmak amacıyladır.

xvıı.

“kusursuz mekân arayışı” içerisinde olan bugünün insanı, kendi yalnızlığını beton ve çelikle örülmüş kutularda gidermeye çalışmaktadır. Büyük borçlar altına girerek edindiği kutularda yine bu borçlardan kurtulmanın vermiş olduğu sıkıntıyı da gidermeye çalışmaktadır. Oysa evler, mekânlar bir tür mahremiyetin sınırlarının belirlendiği alanlardır.

İnam, her ne kadar bu sınırın mahremiyetin sınırı olmadığını, insanı sınırlandırmak için olduğunu söylese de (İnam, 2002: s.189) kimse kendi sırlarının, mahremiyetinin ayan olmasını istemez. Bu bir tür tersten bakışın vermiş olduğu düşünce biçimidir.

xvııı.

Batı’nın meydanları vardır, bu meydanlar genellikle heykellerle, anıtlarla süslenmiştir. Çünkü Hıristiyanlık teolojisinde boşluk hoş görülmez.

Bilal Can

 

Devam edecek…

DİĞER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir