Cennet Benim ve Başkaları Cehennemdir

İki hafta önce Edebifikir söyleşilerinde konu materyalizmdi, konuşmacı da Sulhi Ceylan. Ekonomist olmam hasebiyle konu, ilgi alanıma girdiği için söyleşiye gittim.

Ders başlamadan önce Sulhi Ceylan yazı tahtasının başına geçmiş bir şeyler yazıyordu. Yerine oturduğu zaman dinleyiciler olarak tahtaya yazılanları okumaya başladık. Tahtada maddeler halinde şunlar yazıyordu:

Materyalizm:

1- Madde
2- Ezeli ve ebedi
3- Anlamsızlık – gayesizlik
4- Atom
5- Ahiret (üstü çizilmişti)
6- Ahlak = Menfaat
7- İnsan = Hayvan  (gaye haz)
8- Gerçek = Duyular
9- Kapitalizm

Tahtadakileri okuduktan sonra herkes pür dikkat Sulhi Ceylan’a odaklanmış ve anlatacaklarını bekliyordu. Derken materyalizm konusu bilimsel kaynaklardan beslenerek anlatılmaya başlandı. Bir yandan sohbeti dinlerken diğer yandan çaylarımızı içiyor ilim meclisinin tadını çıkarıyorduk.

Söyleşi sonrası konu üzerine derinlemesine düşünmeye başladım.

Çünkü materyalizmin kapitalizm ile doğrudan ilişkisi vardı. Bir kere kapitalist dünya görüşü, doğal kanun felsefesine dayanıyordu. Bireyci, faydacı, bencil, egoist, hedonist düşünceye göre temellendirilen kapitalizme göre insanlar rasyoneldi. Yani kendi çıkarını en çoklaştırmak istiyordu. Bireylerin kendi çıkarlarını maksimize etmeyi hedeflediği takdirde toplum refahının da en üst seviyeye ulaşacağına inanılıyordu.

Faydacı felsefenin esaslarına göre bireylerin amacı maksimum mutluluğa ulaşmaktır. Bunu da kendi çıkarını maksimumlaştırarak elde edebileceğini iddia eder. Kapitalizme göre bireyler akılcı davranmalı ve zevklerini maksimum, zahmetlerini minimum yapmalıdır.

Konu üzerinde daha derin düşündükçe başka ilişkiler de ortaya çıkmaya başladı. Kapitalizm hedonizm yani hazcılık ile de doğrudan bağlantılıydı. Orhan Hançerlioğlu’nun “Ekonomi Sözlüğü”nde Hedonizm esasları şöyle belirtilmiş; felsefeye göre insanın amacı hayattan haz almaktır. Hazcı birey görüşüne göre, iktisadi aktivitelerin hedefi en çok hazza ulaşmaktır.

Sonra birden Sulhi Ceylan’ın tahtaya yazdıkları gözümün önüne geldi. Yedinci maddede “İnsan = Hayvan (gaye hazdır)” yazıyordu.

Hâlbuki insanın ana gayesi haz olamazdı. Olmamalıydı. Ama materyalizm, hedonizm, kapitalizm “Yaşam doğal seleksiyondan ibarettir ve zayıflara yer yoktur” görüşüne dayanıyordu.

Joseph Kirschner’ın “Egoist Olma Sanatı” kitabındaki ifadesiyle; iktisadi boyutta “bireyciliğe ve düşmanca rekabete dayanan kapitalizm” ile “aynı çarpık, yetersiz ve eksik insan anlayışına sahip sosyalizm” olarak zuhur eden “Newton’cu fiziğe ve Descartes’çi felsefeye bağlı görüş, kâinatın birbirinden ayrı, “tek” parçaları olan insanların birbirine “rakip ve düşman” olduklarını; beraber yaşamak zorunda olunan insanlarla “sahte ve zorunlu” bir beraberlik içinde bulunulduğunu ileri sürmektedir.

Sezai Karakoç’un “İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü” kitabında da belirttiği gibi “Kapitalizmin ana felsefesi ‘cennet benim ve başkaları cehennemdir.’ Bu felsefede tek kişiye, hem de ezici güce güven ve inanç, topluma ve insanlığa kötü bir güvensizlik var. İnsan kendisiyle çevrili, insan kendini kurtaracak ışığı, yine kendisi yaratacak, ötesi karanlıktır…”

Bununla birlikte, “kendinden başkasının iyiliğini düşünmeyen” ve “başkasının gayretini kendi menfaati için sömüren” egoist insan en çok hazzı almak için amansız bir tüketim savaşına girdi. Tükettikçe haz almayı uman insan tükettikçe kendisini de tüketmeye başladı. Kendisini tüketen insan rekabetçi, acımasız, gaddar, düşmanca davranan bir toplum oluşturdu. Nihayetinde dünyayı da tüketmeye başladı.

Dünya genelindeki doğal kaynaklar hızla azalıyor. Tarımsal üretilebilir arazilerin, ormanların yerlerini çok katlı binalar, lüks rezidanslar almaya başladı. Çünkü kapitalizmin temellerinde “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” felsefesi yatıyordu. İnsanlar gittikçe bireyselleşmeye başladı. Geniş ailelerin yerini tek başına yaşayan insanlar aldı. Çünkü tahammülsüzlükler arttı.

Kendisini düşünen, çıkar temelli ilişkiler kuran insanlar arasında rekabetçilik arttıkça çatışmalar ve savaşlar da arttı. Bugün daha fazla üretim için daha fazla enerjiye, daha fazla enerji için kendi coğrafyalarında bulunmayan ancak Ortadoğu coğrafyasında fazlasıyla bulunan enerji kaynaklarına ulaşmak için her gün yüzlerce insan öldürülür oldu. Bunun temelinde yatan sebep ise daha fazla tüketim ve daha fazla üretim için daha fazla enerji ihtiyacının olması…


Yusuf Girayalp Atan

DİĞER YAZILAR

2 Yorum

  • Mebruk , 16/04/2019

    Hay maaşallah, özlenen yargıç dikkat okur var

  • dikkat okur var , 16/04/2019

    kapitalizm, tüketim kültürü, hazcılık, bireycilik insanlığa zarar veriyor; sayın yazar malumu ilam etmiş. etmiş ama ne kadar kötü bir dille: maksimize etmek, maksimumlaştırmak, en çoklaştırmak… cenab-ı hakk dilimizden ırak etsin böyle sözcükleri. ülkemizde okuyucu mahkemeleri olsa sayın yazarı dava ederdim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir