Annem hikâye anlatmıyor artık, suskun
Yüzünde kaygılı cümleler ve çıplak bir ağaç
Say ki hiç doğmadım, sanki yokum, belki hiç
Gözlerimi kapat, ümidimi tüket, kıyında boğ
Kirlenir dilim dilinde, düşlerim tükenir karanlığında
Taşları dinlerim, kalemin burçları yıkılır sonra
Sonra solmuş mektubumda bitimsiz bir avaz
Dudaklarımı arala, ses tellerimi kes, kahrını yaşat
Ölü bir yıldız kayıyor göğümde, zaman çekiliyor kozasına
Gök tutuşuyor, yüzünde soğuk bir veda, buzzz
İşte tam sırası, önce büyüt sonra ihanet ettir çocukluğuma
Mevsimsiz soğuklar ve tanıdık boşluklarla yine reddet, durma!
Sulhi Ceylan
(Yedi İklim Dergisi, 386. sayı)
1 Yorum