ı.
ölüm gibi derin ve engin bir kelimenin sonu mu olur
kendimizden geçeriz kendimiziz kendimizden kendimizi geçiririz
uzak deriz mesela ağrımıza uysal bir mevsim bulamayız
uzak demişsek biz kendini yakan ateşler içinde aylak bir bulut
kendi güruhunda can veren papatyalar kelebeğin son nefesi
veciz ırmaklar kurarız avuç tasımızda başı felaket
bir gitmiş bir gitmemiş kimsin nesin
haciz düşer gibi düşmüş gökten kar gökten kar
içkin bir dikiş gibi yağmış üzerimize.
ıı.
ben hasret diyeyim sen yamuk yapma de
ister şiir olsun tüm devrimlerdeki öpülmüş resimler
istemezse yangın
bıçkın bir yanak asılsın gömleğime
yakasından paçayı talan et
yağmurdan sonra çıkar kokusu toprağın
ben yağmurdan sonra eriyişini gördüm toprağın
bir mum gibi kayıyordu
rüyasında körpe atlar koşan muhtelif
imzamı atmadım hiçbir gölgenin ardına
gölgem yumruk gibi sızar haritana
oysa yaşamak ezbere yenilmektir şimdi
ııı.
genç bir cesareti armağan ediyorum kestirme
adıma en çok adının baş harfiyle bakmayı işaret
kendimden geçerek ölüm diyorum ölüm biziz
uzak bir mısranın yakınından geçen yalvarışı
gibi yalnızız üstelik üzüntülü ergen bir harf
yanarken ıssız şarkı sen nihade gülümse
omuz atacak bir şarkı buluruz elbet
saatler geçti gün çapaklı bir uykudan uyanık
güneş eğirdi yününü toprağın toprak mevsimi
içimizden kendimizi çıkardık içimizden nefes
kendimize yalandık kendimize kırgın en çok
kendimize kendimiz olabilirdik oysaki
soğuk bir mevsimde sıcak bir yalanla
Bilal Can
6 Yorum