acıyan ökseotunun diline
bir yemin bırakan vebalı kavimler
bu uzak yerin neresi ağrıdır bu yeminli veba
dilini üzen cümle başında
vızıldayan ve bozan vızıldadıkça bozaran
ay çiçeklerinin bir hükmü kalmamıştır
çünkü cumhuriyetleri serflerin ekmek kaçırdıkları
zaman
belaya meydan okumaya geldi
ez merdi merdan
salnameli mi salnamesiz mi hüküm bırakan
yangına durgun bir musluk inilder geceleri tiktak
saatin içine akrep koymak kimin intikamı
ilerledikçe zehirliyor milyonlarca insanı
inanırım göğün düğümlendiğine
tarih aksanım moriskolarda bağlı
kraliçe alayları kılıçlarına takılmış rüzgarın
peşine sürüklenerek giderken bu vebalı kavimlerden olmamalıyım
bu vebalı kavimlerden olmamalıyım bu vebalı kavim
zamanımı çaldı hırsız zamanı
o bir çiçekçiden ateş pahası aldığım kırmızı gül yaprağına yazdığım
on iki elli beşi saniyeler geçerken
zamanımı çaldı bekledim bekledim bekledim
otobüs duraklarında halkın hüznüne ortak oldum
beklemenin de bir felsefesi olduğuna inandırdı beni gözleriniz
gözleriniz zaten bir halkın ezberine değiniyorsa gözlerinizdir
gözleriniz buraya aşinaysa ve üç ekmek bir kuru soğanı paylaşır bir anınız varsa
burasıdır gözleriniz
italyanların eğirdiği büyük kanaviçe haritası gibi topuklarım ağrıyor
ıslığına rüzgar kavuşmuş kılıçlı alayların
kraliçe asıllarına sürülerek giden vebalı kavimlerin yüzlerinde çalınmış bir tarih
çalınmış bir şarkı
çalınmış bu zamanın eğirdiği kilim
merhaba diyarbakır’dan aslına sadık kalıp balkanlara göç etmiş adım
benim sürgünümün izleklerini perde aralarından izliyordu zindan bekçileri
ayaklarına pranga takılmış yârin ıslaktır saçları
gece koyuluğunda esmer ise daha esmer
yalancı daha zalim soğuk daha zılgıt esrik daha çığlık sessiz daha vücut kalem daha kor
beni buraya bir beklemenin tarih yazıcılığına şahit diye tuttu sosyolojik infilaklar
beni buraya tütün bekçiliği koyuluğunda sulara azize diye sarılıp zamana isim bul diye
çağırdılar
ben buraya çağırılmış bir yakup olarak geldim
ben buraya bir süreyya ben buraya içimden geçen çocuk isimlerini uçurtmalara yazmak için geldim
ben buraya içimde cebelleşen içimde modern ölümlerin assolistliğine soyunmuş çıplak gerçeklikleri anlatmaya
üzerimdeki küskün buluta düğümlenmiş gökyüzüne
küskün toprağa
küskün toprağa
türküler söylemek için geldim.