sağanak
aşk da eskir
içimde kıvrılıp duran gitmek kadar.
bilmiyorum da üstelik
kalbimin bozkırından geçen abdalın
çıkınında neden taşıdığını
sesinle dolu bir evin küçücük odalarını
aşkın papatya falındaki endişesi
gibi batıl, içimde kırdığımız ayna
nasıl yüzümün kesiklerinden akıyorsa
öyle bir sızıydı işte, kendi yarasını dağlayan yalnızlık
çoğalıyor gitgide kuru yaprakların yüzümdeki hışırtısı
ve sözün sınırlarından geri dönüyor
kendi parantezine bir hayat
sızıyor sağanağımızdan içeri.
Yalçın Aydınlık
(Dize Dergisi, 202. Sayı)