Yanmış ve tanınmaz halde cesedim
Yuvarlandığında bir kalenin bronz burçlarından
Deney tüplerine iman etmiş kimselerin ayakuçlarına
1000 yıl önceydi
“Hong Kong” borsası henüz açılmamış
Sabah namazının sünneti henüz kılınmamıştı
Metal çınlamaları ve zafer naraları, kuşatanların
Yalvarmaları ve ağlaşmaları, kuşatılanların
Vurup öldürüyorlar
Vurup ölüyorlar
Vuruyorlar, ölüyor, öldürüyorlar
Bronz burçlarından o kalenin, yuvarlanan ceset
Yanmış ve tanınmaz halde, sadece benim
1000 yıl önceydi
Yanmış ve tanınmaz halde cesedim
Suskunluk zırh gibi örülmüştür
Çiğnenmiş ve atıl bırakılmış tarihin doğum lekesine
Umutlar yamanmıştır endüstriyel sevgiye
Dikiş yerlerinden tanıyorum kaosu ve aşkı
Benden önce de dile getiriliyordu kıyamet senaryoları
Geç olacak ve güçleşecek mana arayışı
Müjdesi istenilecek insanlığın her kara kalpaklıdan
Soylanmış ama geleneğin tortusunu saklayan herkes
Feylesoflara yakışan bir ölümle ödüllendirilecek
Benden sonra da anlatılacak kıyamet senaryoları
1000 yıl geçti
Kuşatanlar, unuttular ulvi gayelerini
Kuşatılanlar, unuttular kabahatlerini
Yanmış ve tanınmaz halde cesedim
Ben hâlâ bronz burçlarında o kalenin
Sırrımı meşru kılacak bir ölüm arıyorum…
Muhammed Yusuf Aktekin